Balkonumda seyredalmış bir yandan yazıyor bir yandan düşünüyorum. Dinlediğim şarkılar iç sesimin dışa vurumu mu, yoksa bir ademoğlunun gecenin bi’yarısı etrafa serzenişte bulunuşu mu? Ayrımsamak güç… Sesin geldiği evi bulup kapıyı tıklatmam an meselesi… “Merhaba, hayat ne tuhaf değil mi, vapurlar filan?”
Losthighway II kıvamındayım, evet hala senaryolaştırılmadım, kulağımda saksafon sesleri, bilinmeze doğru gidiyorum. İçimdeki karşıkonulmaz gitme isteğiyle başa çıkıyorum, iki ileri bir geri… Hey genç adam, içimdekileri emanete bırakabileceğim bir yer var mı?
Atamadığım yüzlerce eşya arasında boğulmuş kısık gözlerle etrafa bakıyorum, bahar temizliği yapmanın sırası gelmiş de geçiyor diye hayıflanıyorum, Avrupa’nın kültür başkentinin İstanbul olabilmesi için hayaller kuruyor, sanki Ütopya’yı* yeniden yazıyorum. Travis’le düet yapıp “Hit Me Baby One More Time”ı yoğun istek üzerine ikinci kez söylemek istiyorum. Sevgili okur sizce son on yılın en iyi cover’ı hangisi?
Saatlerdir bir Yahudi mottosunu düşünmekten, hak ehliyetini kaybetmiş bir cenin gibi zamansız göğe yükseliyorum, arama motoruna** bağlı belleğim PS oynayarak tükenen zamana dem vursa da hiç oralı olmuyor, hayatımın gözümün önünden bir film şeridi gibi geçişini usta bir kalecinin, yüzünün ortasına yediği futbol topuyla eş değer tutuyorum. Sevgili yönetmenim filmimi 35 mm ile çekebilir misin?
O kadar yüklü ki beynim ampütasyona ihtiyacım var gibi hissediyorum, kendimi boğazın rüzgarına bırakacağım, bu bi’kaç günü iple çekiyorum… Günde dört saat uykuyla nereye kadar dayanabilirim bilemiyorum. Güzel geçirmek için zamanı, elimden geleni yapıyorum, temmuzu da paylaşmak üzere! Sevgi&Saygı
İyi kalın…
*Thomas More
**Google