Mart ayının da gelmiş olması zihnimde oluşan, zaman hızla ilgili tüm rekorları kırıyor, kendi rekorunu da düşüncesini iyice pekiştiriyor. Yine kendime, kendimce sorduğum onlarca soruyla başbaşayım. Kafamda dolaşan kırk tilkinin kırkının da kuyruğunun birbirine değmemesi olayı ise fena halde canımı sıkıyor. Mucizelere ihtiyacım var galiba. Mardin’in Sürekli ilçesinde rutin kazı çalışmaları yapılırken iş makinalarının kepçelerinden yüzyıllar öncesinden kalma altınların toprakla birlikte havaya saçılması gibi misal…
Yazar: EnginDergi
Kıyıdan Köşeden
Korkular; korkak yaşayan kalplerini de korkarak öldüren insanlar tanıyorum… Nefes alarak son bulan, seslerinden anlaşılır yalnızlıkları kelimelerle boğuştukları bellidir çoğu kez fark edilmez gölgeleri… Zaman mıdır? Korkuları hiçe sayan… Korkular değil midir? Elini kolunu bağlayan adımlarını küçücük attıran… Korkulardır; bedene hükmetmeye başladığı zaman bir adım atamayacak kadar felç olmuşluk getirir ruhuna… Nefesler zamanı delicesine içine çeker o an, sanki gölgelerin büyüklüğü altında fark edilmez kaçışını izlersin zamana yenik düşen yine korkudur…
Korkulardır; çok uzağa yolculuklar yaptıran duraklara yakın indirmek istersin korkularını ama o! seni öyle bir hapsetmiştir ki ruhuna “son durağa kadar yanında olacağım seni rahat bırakmayacağım!” seslerini işittirir, beyninde yankılanır… Nedenler, sonuçlar, sorular doldurulmamış boşlukların bilinmeyen cevapları hepsi seni beklerken korkularla yüzleşmemişlik en çok o bilinmezlik yorar…
Bir Küfürdür Aslında
“Yazmak” ne derin dehlizli, ne karmaşık, ne uçsuz bucaksız bir kelime. Yazıyorum ya hani; sanki sonu görünmeyen bir kuyunun içine kusuyorum içimde yüzyıllardır biriktirdiğim nefreti, sırrı, acıyı… Benim hayatla bir alıp veremediğim yok da yine de merak ediyorum işte, bu çaldığım her kapıdan kovuluş niye. Yoruldum; bir mısır pramidini tek başına inşa etmişçesine hırpalanmış hissediyorum kendimi. Çırpınıyorum çünkü. Olmayanı oldurmaya çalışmaktan daha yıpratanı var mı? Nereye çevirsek yüzümüzü ya ağlayan bir çift göz ya da mutluluğu gözlerini bürümüş insan yığınları. Bir yerlerde sıkışıp kaldık da çözemedim bu iki ara bir derenin nereden güneş aldığını.