Saplantılı bir bulut gezinir
Ülke ülke
Tanıdık bir acı arar gibi
Mırıldanır
Tekrarı yok bu unutulmuşluğun
Yarım yarım endişelerle
Evhamlı bir masada
Kanmışım sana korkakça duruşuna
Sarhoşluğun bilançosu önümde
İnsanlık oturmuş karşı masaya
Yok mudur bir yalansızlık anı
Yalansızlık
Sen de var ol evham
Tekrarı yok ayrılıkların
Bakmışız yıllardır aynı resme
Ölü bir mahâlde kesişti yolumuz
Baktın baktın bir sigara yaktın
Ruhumu bağışlar gibi üfledin
Karanlık dirildi yalnız konsollarda Sevginin nahoşluğuna dedi
Kaldırdı bayrağı
Sakin olun beyler
Kaçacağız bu şehirden
Gözlerim ellerinde
Parıltılı kelepçelerde
Şehre baktım
Devrilmiş kahırlıydı
Bu şehir ruhumda delilik
Bu şehir keyfekeder
Asi bir iltihap kabuk bağlar
Kirpiklerin acımda gizli
Sahipsiz bir çıban gibi
Yalnız bir meyhaneci
Bilendi akşam karanlığına
Yalansızlık diz çöktü
Çoğul karabasanlar ardımda
Bu şehir ruhumda girdaptı
Sahi bu yarayı kim yaktı
Vakit yaklaştı
Kan firar
Sokak lambasının kaşı çatık
Meyhaneci baktı
Kadeh kaldırdı
Dargınlığıma aşıktı
Bir yalan atımı kadar yaklaştım ona
Anladım
Ya dünya fazlaydı bana
Ya ben dünyaya
Dargınım sana beni noksan sayma
Meyhaneci şaşkındı
Sevmek dedim
Sağrılı bir yalancı
Ayılmış gibi baktı
Öldürür bu yalan dedi
Göz kapakları dargındı sevmelere
Sahilsiz kentler yudumlamış belli
Bakışları ağlamaktaydı
Uzuvlarım dünden kalma
Hastalıklı
Sancılı
Bütün iç organlarım üzerine bahse girelim
Sen de sevdin
Sahici suskunluğun dilimde kaldı
Yağmurlar dirildi yalnızlığımda
Bu dünya fazla bana
Şerefe
Her şey biraz dağınık kalsın
Şerefe
Tutuklu bir yargıda dilendi kanatlarım
Hafifmeşrepçe
Kirpiklerin bir ok atımı
Dumanlı bir çiy tanesi
Usturasıyla berber gülümsedi
Darbeleri en derindeydi
Kan gövdeyi götürdü
Baktı tanıdık aykırı
Kanlı
Dargınım sana
En çok adına
İzini sileceğim
Süveyda