Bugünkü yazım hepimizin çok severek dinlediği bir şarkı ‘Hotel California‘. İlk yorumunu Eagles grubundan dinlediğimiz bu şarkı her ne kadar eski bir şarkı da olsa hala çoğumuzun arşivinde bulunan, duyduğumuz anda iki dudağımızı bilinçsizce harekete geçirip söylememize sebep olan bu şarkı 1976’da kaydedilen Don Henley, Glenn Frey imzalı bir Don Felder bestesidir ve Dol Felder 12 telli gitarıyla bu zamana kadar değer kaybetmeyecek gitar solo girişlere sahip bu şarkıyı besteler.
Bütün güzelliğini kaybettiren Punk versiyonları ve coverları da bulunmaktadır (Gipsy Kings‘in İspanyolca versiyonu ve Robin Skouteris‘in The Moonlight Hotel coverı çok başarılıdır). Peki bu şarkının hikayesini biliyor muyuz? Bu şarkıyla ilgili iki hikaye var. Biri tabii ki bir aşk hikayesi, diğeri ise şarkının sözleri altına gizlenmiş başka anlamlar çıkarılabilen çok başka bir hikaye. İlk hikayemiz şöyle;
1969 yılında yaşanılan bu hikayede uzun süre çalışmadan sonra seyahate çıkmaya karar veren bir adam iznini alıp arabasına biner ve California’dan geçerken mola verip dinlenmek üzere bir otele gider. Otelin ismi Hotel California’dır. Ufak sevimli bir oteldir ve otelin sıcaklığından çalışanlarından çok etkilenir. Otelde kalmaya karar verir ve oteldeki ikinci gününde hemen yanındaki odadaki güzel kızla tanışır. Arkadaş olurlar ve birlikte gezmeye başlarlar. Çok fazla zaman geçmeden birbirlerine deli gibi aşık olurlar. Hotel California’da tatillerini geçirmeye karar verirler. Birbirlerini çok severler ve bütün yazı beraber geçirirler. Otelin çalışanlarının sıcak kanlılığı ve sadeliğinden çok etkilenmiştir.
Adam unutamayacağı mükemmel bir sevgi ve yaz yaşarlar. Yazın bitiminde bir karar vermek zorunda kalırlar ayrılık için ve şöyle bir karar alırlar. Eğer 1 sene sonra birbirimizi unutmaz ve yine bu kadar çok sevecek olursak, gelecek yazın ilk gününde (tanıştıkları günü kastederek) Otel California’da buluşcağız diye sözleşirler.. O zamana kadar birbirlerini hiç aramayacaklardır.
Tam 1 sene geçmiştir. Adam sözleştikleri gibi 1 sene sonra otelde buluşmak için yola çıkar. Tanıştıkları ilk gündür o gün. Yol uzundur bitmek bilmez adam için ve sonunda California’ya varır, otelin oraya geldiğinde kapkara bir bina bulur. Otel dün yanmıştır… Sevdiği adamla buluşmak için 1 gün önceden otele gelen güzel kız gece çıkan yangında ölür.
Gerçekten de o tarihlerde Hotel Clifornia’nın 3 blok ötesinde bir havai fişek fabrikası patlamış ve yangına sebep olmuştur ama hikayenin doğruluğu tartışılır. İkinci hikayemiz ise hiç düşündüğünüz şekilde romantizm içeren bir hikaye değildir.
Bu sefer de şarkımızın kahramanı yine uzun çöl yollarında seyahat etmektedir ancak uyuşturucu etkisindedir ve bilincini tümüyle kaybetmeden kalabilecek bir yer aramaktadır. Birden büyüleyici ses tonuyla şarkısında ona gel diyen bir kızın sesini duyar. Etrafına bakınırken bir ışık görür ışığa doğru ilerler (bu onun gördüğü halüsinasyonlardan ibaret olabilir malum kafa bir dünya). Oraya yaklaşınca ışıklı tabelayı ve Hotel California yazısının altındaki büyüleyici güzellikteki kızı görür, kız ona ‘Hotel California’ya hoşgeldiniz’ der. Elinden tutup içeri götürür. İçeride inanılmaz şaşaalı her köşenin mumlarla aydınlatıldığı, altınlarla döşenmiş bir salona geçer. Burada çok güzel kızlar dans edip şarkı söylemektedir. Kahramanımız etrafını sarmış güzel kızların elinden pembe şampanyalarını içerken düşünür; ‘Bu gerçek mi? Ben cennette miyim, yoksa cehennemde mi?’.
Sabah olmaya başlarken artık kahramanımız yola çıkmak zorunda olduğunu hatırlar ve harekete geçer, ancak kızlar etrafını sarar ve ‘Burası çok güzel bir yer şampanyalarımız taze meyvelerimiz daha bitmedi, buradan gitmene izin veremeyiz’ der. Gözü ziyafet sofrasına kayan kahramanımız sofradaki inanılmaz taze ve lezzetli meyveların aslında çürük ve kurtlu olduğunu görür, ayılmaya başlamıştır ve etrafına bakınca köhne bir yıkıntının içinde iğrenç yaratıklarla dans ettiğini görür. Hemen oradan uzaklaşmaya, kurtulmaya çalışır. Girdiği kapıyı ararken arkasından ‘Buradan asla ayrılamazsın!’ diye bağıran yaratıklardan çıkış kapısını bulunca kurtulur ve bu hikayemizde bu şekilde biter.
Hikayesi hangisi olursa olsun çok mükemmel bir şarkı olduğuna inanmaktayım. Müziği düşündürücü, üzerine milyon tane hikaye yazılabilecek sözleri ile benim arşivimin olmazsa olmazlarından, uzun yol parçalarımdandır. O zaman bir de şarkısını paylaşarak bu yazımıza da burada son verelim. Siz bakalım şarkıyı dinlerken hangi hikayeyi kafanızda canlandıracaksınız. Burası ‘Hotel California‘ efenim, dinlemeden bu sayfadan asla ayrılamazsınız. ;)