Sokak lambaları söndü…
Ve artık yalnızlığı karşılayacak,
Hiç yamatmadığı hırkasıyla,
Soğuk gar duvarları.
Tren düdüğüyle irkilen bedenler,
Bekleme salonunda biten düşler,
Erimiş küçük kar taneleri,
Hepsinin gidecekleri yer belli.
Sokak lambaları söndü…
Ve artık yalnızlığı karşılayacak,
Hiç yamatmadığı hırkasıyla,
Soğuk gar duvarları.
Tren düdüğüyle irkilen bedenler,
Bekleme salonunda biten düşler,
Erimiş küçük kar taneleri,
Hepsinin gidecekleri yer belli.
Bu dönem hemen hemen hepimizin en azından ucundan kıyısından yetiştiği çoğununda dönemi en çılgın halleriyle yaşadığı çokta yakın bir dönem 80’ler. Bu dönem her 10 yıllık dönemler gibi kendi içinde çok farklı etkiler yansıtmış ve bu özelliklerin çoğunu günümüzde bile yaşatmaktadır. Yaşanılan dönemler sadece giyim, aksesuar, moda gibi kelimelerle anılmaz aslında önemli olan bu dönemde bir şeyleri moda haline getirebilen insanlardır. Bu insanlar yolda yürüyen herhangi birileri değildir tabiî ki peki modanın ikonları ya da günümüz tabiriyle ikoncanları nasıl olurda bu imajı yakalar ve giydikleriyle, hayatlarıyla, yaptıkları her şeyle yani yedikleri-içtikleriyle bile olay olurlar? Aslında bunun cevabı kolay… Okumaya devam et “I Love 80’s…”
Kendime gelmek için çıktığım tek kişililik tatilimin henüz ilk günü. Denizin ortasında kıyıdan yaklaşık 30 metre açıkta bir dubanın üzerindeyim. Bir elimde kan kırmızısı Şirince şarabı, diğer elimde buraya gelirken ıslanmaması için büyük uğraş verdiğim sigaram. Fonda dalga sesleri, sahnede yakamozlar. Yaradan aksini de söylese sanırım cennetteyim.
Ne çok şey biriktirmişim kendimle konuşacak. İyidir insanın kendisiyle baş başa kalması. Bazıları delilik dese de kendisiyle konuşması, tartışması, yaptığı salaklıklara gülmesi, henüz hazmedemediği hataları aklına gelince suratını asıp senin yüzünden diye bağırması iyidir. Okumaya devam et “Denizin Ezgisi”