Çevremizde algılayabildiğimiz her şeyin, bir rengi vardır. Görebildiğimiz her renginde, bir dalga boyu. Peki, renkler sadece alacağımız bir kıyafette tercih nedenimiz mi? Yoksa daha fazlası mı var? Size şunu söyleyebilirim ki; bu yazıyı okuduktan sonra, renklere daha farklı bir gözle bakıp üstünde biraz daha fazla düşüneceksiniz.
Az önce, her rengin bir dalga boyu olduğundan söz etmiştik. Son zamanlarda yapılan deneyler sayesinde, artık her dalga boyunun da bir insanda karşılığı olduğu biliniyor. Bu şu anlama geliyor: hepimizin bir rengi var. Yalnız burada renk olarak bahsettiğim en sevdiğiniz renk değil. Sizin, kişiliğinizin rengi…
Renklerin ruh halimizi etkilediği ve şüphesiz ki beynimizde çağrıştırdığı sinyaller var. Renklerin en bilinen yanlarından bahsetmek gerekirse:
Kırmızı: Hırslı, ihtiraslı, rekabetçi ve saldırgan bir ortam yaratır.
Mavi: Güven dolu, şifa verici bir renktir. Daha çok hastanelerde kullanılır. Ayrıca mavinin stresi azaltıp, mide ağrılarını da geçirdiği söyleniyor. Mavinin diğer bir özelliği ise; iştah kesen bir renk olmasıdır.
Yeşil: Huzur verici ve barışçıl bir ortam yaratır. Baş ağrılarını geçirmek için de idealdir.
Sarı: Hareketin yüksek olduğu bir renktir. Sarının bulunduğu ortamda çok duramayız. Bu sebepledir ki, Dünya’da taksi renkleri hep sarıdır. Hızlı bir şekilde, oradan oraya hareket edebilmek için.
Pembe: Acıları azaltan bir renktir. Ruhsal yaraları sarmaya yardımcı olur.
Beyaz: Güveni, saflığı temsil eden bir renktir.
Turuncu: Bulunduğu ortama genişlik ve iyimser düşünce getirir.
Siyah: Genellikle matem rengi olarak bilinir.
Yukarıda belirttiğim genel özelliklere ilaveten; her rengin, her yerde kullanılmaması gerektiği de belirtiliyor. Örneğin; iş yerinde kahverengi kıyafetlerden uzak durulmalı. Çünkü yapılan araştırmalar gösteriyor ki; kahverengi giyen insanlar çevresindekilerin gözünde güvenilmez bir pozisyona düşüyor. Böylece insanlar, kahverengi giyen kişilerden uzaklaşma eğilimi gösteriyor. Oysa ki giyeceğiniz lacivert veya gri bir kıyafet, karşınızdakinin gözünde saygı uyandırmak için yeterli bir sebep oluyor. Bunların dışında, kırmızı arabaların daha çok kaza yaptığı ve kırmızı formalı spor takımlarının da daha çok maç kazandığı bilinmektedir. Bu da aynı rengin yerine göre iyi ve kötü etkilerinin ortaya çıkabileceğini göstermektedir.
Renklerin günlük hayatımızdaki bu etkileri, artık su götürmez bir gerçek. Peki, renkler nasıl oluyor da kişiliğimizi etkileyebiliyor?
Çok basit. Aslında her rengin temsil ettiği bir karakter var. Yalnız bu karakter renklerinin, yukarıda obje olarak bahsettiğim renklerden bazı farklılıkları var. Öncelikle karakter renklerinde, hiçbir rengin birbirinden bir üstünlüğü yok ve kişiliğimiz, koşullara göre bazen farklı bir renk de yansıtabilir. Ama, genel olarak yansıttığımız güçlü renk, bizim ana rengimizdir. İşte, karakter renklerinden bazıları;
Kırmızı: İddialı, liderlik vasfı olan, hırslı, sözünün üstüne söz söyletmeyen, mükemmeliyetçi ve otoriter bir yapıyı temsil eder.
Mavi: Güvenilir, liderlik vasfı olan, paraya önem vermeyen, anlayışlı insanlardır.
Beyaz: Güvenilir, pratik ve acımasız yapıdadırlar.
Sarı: Çabuk sıkılan, ayrıntılar üzerinde düşünmeyen ve hayat dolu kimselerdir.
Yeşil: Barışçıl, sabırlı, dinlemeyi seven, uzlaşmacı kişilerdir.
Turuncu: Polyannacı, doğaya aşırı düşkün ve çabuk affeden kimselerdir.
Pembe: İçe dönük, hep ilgi bekleyen ve kolay incinebilen insanlardır.
Siyah: Sessiz, hırslı ve farklı yönlerini ortaya koyabilmek isteyenlerin rengidir.
Mor: Eğer bu renk mobilyalarda kullanılıyorsa, kişilerin depresif eğilimleri olabileceğini gösterir.
Renginizi saptamak için, yukarıdaki renklerin açılımlarından yararlanabilirsiniz. Ya da kendinizi iyi hissettiren renkleri gözlemleyebilirsiniz. Unutmayın; Hayatınız bir tuval ve ona renk verecek olan da sizin fırçanız. Her daim renkli resimler yapmanız dileğiyle… Renkler hayatınızdan hiç eksik olmasın.