Her insan bencil midir? Önce can, sonra canan mıdır herkes için? Çok güzel bir atasözümüz var; bir insan yedisinde ne ise, yetmişinde de o dur diye… İnsanlar değişmezler. Bir erkek ya da kadın özünde ne kadarsa, o kadardır. Çocukluktan itibaren insanı yöneten temel güdülerden biri de bu. Oyuncaklarla oynayan üç beş çocuğu izlediğinizde bu duygunun doğuştan geldiğini anlamak hiç de zor değil. Farklı bir durum ya da ilgisini değiştirecek farklı bir seçenek yoksa çocuk, oyuncağını paylaşmak istemez. Her şeyin en cazibini kapmak ister. Çoğu zaman elindeki birkaç şekerinden birini bile arkadaşına vermek istemez. Yaş ilerledikçe bencillik duygusu birçok insanda yerini yavaş yavaş paylaşmaya bırakır. İnsan sosyalleştikçe bencilliğini bastırır belki ama; bu durum bencilliğin tümüyle ortadan kalkması anlamına gelmez. Bazılarında hissedilmeyecek kadar azalsa da bazı insanlarda belirgin bir biçimde kalır ya da artar…
İnsanların bencillik düzeyini anlayabilmek için onlarla içli dışlı olmak gerekiyor galiba. Hani eskiler, ‘bir adamı tanımak istiyorsan ya ortaklık yap ya yolculuk yap ya da aynı evde otur’ derler ya… Bu üç durumun ortak yanı, çıkar çatışmalarının yaşanılabileceği ortamlar oluşturması ve ilişkilerin içli dışlı olmasıdır. Bencillik, yaşamın farklı anlarında çok değişik boyutlarda boy gösterebiliyor. Bencil, kendini evrenin merkezine koyar. Her şeyin ona göre şekillenmesini, bütün varlıkların bir güneş sistemi düzeniyle onun etrafında dönmesini ister. Örneğin; o her şeyin en iyisini almalıdır. O başkasının malını rahatlıkla isteyip kullanabilir ama kendi sahip olduklarını asla paylaşmaz. İşine herkes yardım etmelidir ama kendisi boş otursa da kimsenin işine el atmaz. Olumsuz giden her şeyi başkası yapmıştır. Doğru sonuçlanmış bir iş varsa, onu mutlaka kendisi yalnız başarmıştır. Yaşamın her anında bir köşeden karşımıza çıkan bencillerin birçok özellikleri ortaktır. En belirgin özellikleri kendilerini özel hissetmeleri, bu nedenle de ayrıcalık beklentisi içinde olmalarıdır. Onlar asla sıra beklemez, kuyruğa girmezler. Her işlerini başkalarının halletmesini beklerler. Trafikte adeta onların geçiş üstünlüğü vardır. Onların vakitleri her zaman daha kıymetlidir. Başkaları için geçerli olan yasaklar onlar için geçerli değildir. Onlar başkalarıyla alay edebilirler, ama onlara şaka bile yapılmaz. Kirlettiklerini mutlaka başkaları temizleyecektir. Onlar dağıtırlar sadece, toplamak gibi görevleri yoktur. Herkes uyurken onlar şarkıyı son ses açabilirler ama onlar uyurken kimsenin çıt çıkarmaya hakkı yoktur. Bencilleri kimse üzmemelidir. Ama onların herkesi üzebilme ve üzüntüyle başbaşa bırakıp gitme hakları vardır. Kin, öfke ve kıskançlık duygularını abartabilirler ama başkasında bu duyguların zerresine bile tahammül edemezler. Hatta acıma ve bağışlama gibi duyguları bile kendi çıkarları doğrultusunda kullanırlar. Alçakgönüllülükleri bile egoizm kokar. Karşıdakiyle asla empati kurmazlar. Herhangi bir olumsuzlukta, karşıdakinin ne hissettiği hiç de önemli değildir onlar için. Bencil, arkadaşlarıyla buluşacaksa herkes buluşma gününü ve saatini ona göre ayarlamalıdır. Gidilecek mekanı da çoğu kez o seçer. Bir yemeğe gidilecekse gruba bir anda onun beğenileri hakim olur. Canı et istiyorsa et lokantasına, balık çekiyorsa balıkçıya gidilmelidir. Hatta gruptakilerin tümünün beğenileri rafa kaldırılabilir onun güzel hatırı için. Konuşmaya başlarsa herkes onu dinlemeli ve anlamaya çalışmalıdır. Onun sözünü kimse bölemez. Hep onunla ilgili şeyler konuşulmalıdır. Ama o, kimseyi dinlemek zorunda değildir. Başkalarını dinlemek durumunda kalınca ya çok yorgun olur ya da çok işi vardır. Kendisi ders çalışmıyorsa hiçbir arkadaşı ders çalışmamalıdır. Kendisinin canı kitap okumak istiyorsa herkes susmalıdır. Televizyon kumandası ona zimmetlidir. O hangi kanalı izlemek istiyorsa odadakiler de ona uymalıdır. Maçsa maç, diziyse dizi. Önemli olan başkalarının değil onun neyi sevdiğidir. Eminim ki, hepiniz yakın çevrenizde böyle örneklerin yüzlercesini görüyorsunuz. Gözünüzde birçok örnek canlanmıştır.
Psikolojide bencilliği ilerlemiş kişilere; narsist diyorlar. Normalden uzaklaşmanın önemli bir türünü oluşturuyor narsizm… Bencillik, çoğu kez insanları öne çıkaran bir avantaj gibi görünse de dostlukların erimesinde ve bireyin yalnızlaşmasında en önemli sebep durumunda… Günlük yaşamda bunun çok belirgin örneklerini görmüşüzdür hepimiz. Nice dostluk, arkadaşlık, evlilik, ortaklık, akrabalık bu hastalık nedeniyle yıpranmıştır, sona ermiştir. Bencillik bazı insanların doğasında varsa da biraz, bunu kontrol edebilmek, izin vermemek önemli. Mutlulukları, imkanları, sıkıntıları paylaşabilmek. Balzac’ın bir söylediği gibi; “Bencillik dostluğun zehiridir…”