Aşkın anlaşılamayacak bir tarafı yoktur aslında… Aşk, her türlü olabilir. Bir insanı ne etkilerse, ona aşık olur. Bazen bir yılda, bazen yıllarda, bazen bir dakikada. Belki ilk görüşte birisinin gözlerine aşık olur, belki hiç görmediği tarzda birisinin iç dünyasına, duygularına, saflığına. Belki dürüstlüğe, güçlü bir kişiliğe… Belki alışık olmadığı bir sahip çıkılmaya. Güzelliğin, çirkinliğin, sarışınlığın, esmerliğin hiç de ilgisi yoktur aşkla. İnsan hangi duyguya ihtiyaç duyuyorsa; ona sahip olan ya da aldanarak, o özelliğe sahip olduğunu sandığı birine aşık olur. Okumaya devam et “Sevginiz Maymunların Sevgisinden Farklı Olsun…”
Kategori: Evren Kır
Delikanlı Gibi…
İnsan ne zaman yorulur? Ne zaman yaşamak yük olur? Elini bile kaldıracak dermanı olmadığı zamanlarda, neyi kaybeder yüreğinde, ne eksilir, nedir onu terk edip giden? Bazen kendimizi öyle güçsüz, öyle halsiz hissederiz ki, içimizde eskiden olup da, şimdi olmayan, çekip giden şeyin ne olduğunu anlamaya çalışırız…
Her sabah uyanmanın bile yüke dönüştüğü, bunalımlı ruh halinin üzerimize çöktüğü, hiç bir şeyin bizi eskisi kadar heyecanlandırmadığı, depresyonun içimizi kapladığı zamanlarda sorup dururuz kendimize, ‘niye böyleyim’ diye… Beni terk edip giden neydi? Bu davetsiz ve sevimsiz misafir de kim? Nereye gitti enerjim, coşkum ve sevincim… Neden eskisi kadar mutlu olamıyorum… Ya sebepsiz mutluluklarım… Onlar nereye gitti?
Bencillik
Her insan bencil midir? Önce can, sonra canan mıdır herkes için? Çok güzel bir atasözümüz var; bir insan yedisinde ne ise, yetmişinde de o dur diye… İnsanlar değişmezler. Bir erkek ya da kadın özünde ne kadarsa, o kadardır. Çocukluktan itibaren insanı yöneten temel güdülerden biri de bu. Oyuncaklarla oynayan üç beş çocuğu izlediğinizde bu duygunun doğuştan geldiğini anlamak hiç de zor değil. Farklı bir durum ya da ilgisini değiştirecek farklı bir seçenek yoksa çocuk, oyuncağını paylaşmak istemez. Okumaya devam et “Bencillik”