Gözlerimin karası oturdu avuçlarıma
Damağımı yalayıp geçen bir kara.
Biri hücrelerimin yerini değiştiriyor,
Bilincimi bir arada tutan ipler çözülüyor.
Ortaya çıktı sanki hala tutsağı olduğum bir gizem.
Saçılıverdi, güz güneşinden kopan renkler gibi.
Gözlerim kamaştı, dağlardaki kızıl kayalardan.
Anlayamıyorum, değiştiriyor biri hücrelerimin yerini.
Yetmezmiş gibi, yanımdan uçarak geçiyor zaman.
Ortalığa saçılanları da alıyor yanına.
Aynı zevki duymadan bakıyorum bana veda eden anılarıma.
Bana değil de zamana katılmış olmalarına bakıyorum.
Gölgesi etrafta dolanan akşam yıldızına dalıyorum
Ve önüne geçen bulutlara. Yeniden mavileşiyor hava.
Çocukluğumda, çocuk olduğum çağda
Sanki daha mı güzel maviydi bu hava?
Gözlerimin karası oturuyor omuzlarıma.
Yansıyan sabah güneşini tutuyorum avuçlarımda, altın kum taneleri gibi.
Süzülüyorlar parmaklarımın arasından derinlere…
Çekip gidiyor beni yaslı kılan o garip hüzün.
Hiçbir belirti de kalmayacak bu hazin şaşkınlığımdan.
Geçip gidiyor çünkü zaman.