Yok ki bu düzlemde hiçbir kapı,
Bunca hiçliği kabullenecek dört duvar, bir pencere pervazı
Hüznün bilinmez çokluğunu çözecek bir denklem
Etrafımı saran onca yokluğu saracak bir kucak
Nerde bir sevgi yanılsaması görsem
Koşar adım gittiğim bir yol
Ne yana dönsem koskoca boşluk, uçurum kenarı,
Olmadık bir azabın henüz tadılmamış ilahi görkemi
Benzerlerim hep kekremsi bir yaşam karmaşası
Şarabın tortulu kalıntısı
Bozuk bir saatin tik takları
Çayırda kurumuş yaban otları misali
Takıldı boğazımda
Varoluşumun yarattığı anlamsızlığın nedeni,
Niçini, gerekliliği,
Sorulmadan asılı kaldı şu ufacık bedenimde,
Kıldan ince boynuma
Hüznün tuhaf tadıyla işte…