Sarıp sarmaladığı ne varsa
Bir bir uçup gidiyor avuçlarından
Pencereden izlediği o muhteşem manzarayı
Çekip alıyor günün en karmaşık zamanları
Huzura aç kalmış bir yetim gibi saldırıyor
O dingin anın sıcak koynuna
Soluksuzca tüketiyor
Ömrün kalan kırıntılarını
Siyahı beyaza bulayıp
Grileşen renklerin ahengini
Hayretle izlerken,
İçinde kopan o korkunç fırtınada
Huzurun misafirperverliğiyle
Şaşkına dönmüş sersem umutlar arasında,
Korkusuz ve sessizliğin sıkıştırılmış çığlıkları arasında
Koşulsuz teslim oluyor bak yarının benzersiz, acımasız aydınlanmasına…
İnsan yaşamın hangi rengiyle filizlenir
Hangi söz yeşertir toprağa gömdüğü filizi
Hem hangi el sular ki o açan eşsiz çiçekleri
Sorguların içinde mahkumiyetin kör kütük sarhoşluğunda
Uzun uzun bakıyorum kapı aralığından
Kim kimin yanıbaşında ya da uzağında…