[Editörün Notu: Yazının ilk bölümü olan Genç Werther’in Çelişkisi ve Platonik Aşk Üzerine ‘1 isimli paylaşımı okumak için buraya tıklayabilirsiniz.]
Son olarak iki örnek üzerinden özne ve nesne ilişkisine değinmekte fayda var. Kafka Milena’ya mektuplarında “Yanımda yürümüştün Milena, düşünsene yanımda yürümüştün.” der. Bu naif cümle Kafka ve Milena ilişkisini özetleyen önemli cümlelerinden biridir Kafka’nın. Tıpkı Werther gibi Kafka Milena’yı arzu nesnesi olarak konumlandırmıştır ve nesne olan Milena hiçbir zaman Kafka’ya benzer bir duygu beslememiştir. Bu durum Kafka’nın bu cümleyi kurmasına ve Milena’nın yalnızca yanında yürümesi kadar olağan ve yanında yürümesinden başka anlamı olmayan eylemi olağanüstü olarak algılamasına yol açar.
Okumaya devam et “Genç Werther’in Çelişkisi ve Platonik Aşk Üzerine ‘4”
Şehirler mi insanları yaşatır, insanlar mı şehirleri? Bence her ikisi de. İnsanlar mimarisiyle, tasarımıyla, anıtlarıyla ve diğer yaşam sahalarıyla şehirleri inşa ederler; şehirler de üzerilerine sinen ruhları insanlara yansıtırlar diye düşünüyorum.
Ne kadar derine inebilirsin? Zihninin en derininde, şu anda olman gereken bir yer, araman gereken bir nedenin olmalı. Ah bırak kendine palavralar üretmeyi, herkesin bir nedeni vardır. Herkesin istediği, elde etmeye çalıştığı bir şeyler vardır. Ne kadar derine indin? Dürüst ol! Hiç mi? Ah, evet, kesinlikle! Zamanın yok değil mi? Kimin var ki? Belki de bahaneler üretiyorsun. Tıpkı şu an benim yaptığım gibi. Bir zamanlar kendimi suçladığım şeyden ötürü seni suçluyorum. Niye biliyor musun?