Büyüklerimizin sözlerini ne kadar da az dinliyor, ne kadar söylenenleri kulak ardı ediyoruz değil mi? Onlar ki bizden önce görmüş, aynı yollardan geçmiş deneyimli kişiler. Ve onları her umursamamadığımızda, sürekli keşkeler girer hayatımıza…
Camın önüne oturmuş, bir bardak kahvemi yudumlarken öylece yaprakların kımıldamasını izliyordum. Derin düşüncelere dalmışken ani bir gök gürlemesiyle irkildim. Babaannemin sözleri geldi aklıma. Sabahları kahvesini beklerken nasihatler dökülürdü tatlı dilinden. Her zaman anardım ama bugün bir farklı dokundu yüreğime. Bazen hayat durduk yere zor ve ağır gelir ya, öyle günlerden bir gündü. Çok sıkıldığımı söylemiştim. Yüzünde hafif bir gülümseme beliriverdi. Ve “Evinizde altın top, hareketli hazine eksik” dedi. Beraber gülerken sıcak bir ortam hâl aldı.
Evimdeki hazineyi önemser, dualarında anar ve mutluluk için gerekli olduğunun üzerinde dururdu. Ne güzel ve tarif edilemez bir duyguymuş annelik. Kendinden bir parça için, her şeyi yapabilecek güçte hissediyor insan kendini o an. Benimle büyüyen, koşuşturan, eğlenen, bir gülüşüne hayran olduğum altın toplarım vardı. Artık kimseye ihtiyaç yoktu. Derdime derman olan evimdeki hazine, gönlümdeki hayat, güler yüzlü çocuklarım.