Yine geldi yılın hüzünlü aylarından bir Eylül ayı. Soğuk havaların, yağmurların, esen rüzgarın habercisi. Her mevsimin kendine özgü bir güzelliği vardır. Heyecan getirir, özletirler kendilerini. Fakat Sonbahar ayrı bir duygusaldır. Tabiatın döküldüğü, insanların zoraki güldüğü mevsimdir.
Ayrılıkların en çok yaşandığı mevsimdir aynı zamanda. Ormanlardaki sarı ve turuncu renkler ve yağmur eşliğindeki yürüyüşlerim gelir aklıma. “Her gönül insanı yemiştir, ömründe birkaç kez, Eylül’ün tokadını.” diye ne güzel ifade etmiş Sonbaharı Servet Saygınoğlu. Çiçeklerin solduğu, ağaçların çıplak kalmış gövdelerinin üzüntüsünü görmektir Sonbahar. Bir de Sonbaharı sevenler vardır. Yağmuru sevenler gibi özeldirler. Islanmak ve üşümek değildir bu… Kederin endişesini ve tüm olumsuzlukları sulara bırakıp gelmektir, rahatlamaktır aslında.
Mis gibi toprak kokusu sarar tüm sokakları, hüznün solukluğu hâkimdir bulutlarda. Koşuşturma ve bir telaşe sarar tüm insanlığı. Dökülen yapraklara, caddelerde sıçrayan sulara, gökyüzünün gri havasına rağmen güzeldir sonbaharda hüzün.