Yollar, son kez yaşama, ölümle meydan okur
Vakit için zorluk çeker bedenler, ruhun kafesine
Ne fayda ki, Ölüm bir sarp çukur gibi, çeker ömrü
Kalbinden tutsan, yıkılış gibi, siyah güllere solar
Sözlerinden çağırsan, vurgun gibi, ak güllere yakar
Kırgındır dikenler, kim bilir toprağına, esir kalır hücrede
Bedelsiz bırakır yar, yüreğini ebede, yok oluş gibi
Serilir arşa özgür ruhlar, cihana saçak yıldızlar gibi
Candır bu devran, Ey Ölüm! Bak!
Esir etme benliğine, zulümdür! Kaç!
Ölümüne, ölüm ekersin, Ey Ömrüm!
Hayatına, sen de bir gün, son verirsin.
O zaman anlarsın, sonunun ölüm olduğunu.
Şimdi ölümünde ölürken,
Nasıl anlarsın ki yaşamı, Ey Ölüm!
Sen anlayamazsın ki yaşamı
Hiç yaşamadın çünkü…
Yaşayanı hep yok ettin, Yokluğuna çalıştın…
Bir gün de kendine öl, Ey Ölüm!…