1986 yılından beri bir fiil yaşayan bu yazarımsı, İstanbul’da başlayan hayatına bir süre Kütahya’da devam etmiş, sonrasında memleketine koşarak geri dönmüştür. Ancak Kütahya’da anaokul ve ilkokul sıralarında başlamış olan profesyonel müzik hayatını geride bırakmış olmanın yarattığı büyük burukluk, İstanbul’a geldiğinde ne yapsam ne etsem de sesimi bu insanlara duyursam diye kara kara düşünmesine sebebiyet vermiştir. Ve sonunda genç kızların rağbet ettiği(!) ve tav olduğu ‘gitarist genç’ olmaya karar vermiş ve kendine acilinden bir gitar edinmiştir. (Burada anlatmak istediğim şey, neden gitar? Çalsana bi kız enstrümanı! kemandır, piyanodur..)
O zamanlar metalci olan bu bünye Metallica, Iron Maiden, ilerleyen zamanlarda Dream Theatre dinlemekten ve çalmaktan başka bir şey yapmamış, çok sert şeyler çalarsam çok iyi gitarist olurum düşüncesi peşinde ilerlemekten bir an uzaklaşmamıştır. Ancak zamanla bu şekilde karşı cinsi etkileyemediğini anlamış, 4 senelik hayat arkadaşı gitarına veda etmiş ve şan dersleri almaya karar vermiştir. İstanbul Kadıköy Güzel Sanatlar’da Eda Hoşsöyler (Ankara Devlet Operası – solist), Ayşegül Kalkiner (İstanbul Devlet Operası – solist), Eda Özülkü (ölüm ol da düş peşime) ve daha sonra da Meltem Taşkıran (töreler aldı seni benden) hocalarından olmak üzere toplam 4 sene opera, klasik şan ve pop, rock, blues alanları üzerine ses eğitimi almıştır. Ancak enstrümanlara duyduğu haşin sevgi ve sonsuz kabiliyeti(!) yüzünden gitardan sonra ne kadar enstrüman varsa hepsine salça olmuş, ancak piyano ve flutte hatırı sayılır bir gelişimi de gösterebilmiştir.
Bütün bunları yaparken akademik kariyerine Yıldız Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü’nde devam edip, sürünmeyi de ihmal etmemiş, bu yazıyı yazarken kalan son iki dersini vermeyi umut etmeyi de bir saniyeliğine bile bırakmamıştır. Ziyadesiyle okumaktan çok sıkılmıştır çünkü. Şu anda kendisi yabancı pop, rock, r&b müziklerini icra ettiği grubu ‘forte’ ile İstanbul Moda Deniz Kulubü’nde sahne almaktadır, bunun dışında da arada kitap okumak, fotoğraf çekmek, dizi izlemek, nihayetinde etkileyebildiğim karşı cinsle takılmak, gezmek, tozmak, dolaşmak, alışveriş yapmak, ona buna sataşmak, gidip yeni müzikler keşfetmek, kim napıyor ya diye herşeyi merak etmek yani özetle daha iyi bir müzisyen ve daha iyi bir insan olabilmekten başka hiç bir cacık yapmamaktadır. Saygılar…
Birinci tekil şahıs