Uyandım… Yine aynı gökyüzü!
Her yerde bilindik yüzler yüzlere bilenmiş o sessiz kötülükler…
Baktım güneş sislerin içine sinmiş puslu, eski halini aramaktan bile bitkin bu korkusu…
Uyandım… Yine çığlık yine telaş!
Toz duman olmuş bu şehir… Oyun parkları kendi gıcırtılarıyla kala kalmış en derin sessizlikten belki de daha sessiz…
Uyandım… Yine yaşama telaşı!
Olmayan bir yaşamda mücadele savaşı… Adanmış ya bir kez “hayat” en acımasızlığa bile boyun eğemez olmuş bu telaş…
Uyandım… Yine karanlık!
Işıklar sönmüş konuşmalar sansürlenmiş…
Kelimelerin anlamları bile unutulmuş en güzel cümleler bile son noktayı göremez olmuş “sevgi” karanlığa hapsolmuş…
Uyandım… Hayaller yok olmuş!
Her bir hayal sıkışıp kalmış kalplerinde…
“Nefes” alamayan hayallerin bekleyişi kıyıya vurmuş özgürlüğü unutmuş…
Uyandım… Demir atamadığım son limana!
Sahte yüzlere vaadedilmiş sözlere uyandım…
Unutulmuş o gözler o hayaller için uyandım…
Çıkarlar içinde sıkışıp kalmış bir dünyaya uyanmadım!
İyiliğin unutulduğu yok sayıldığı bir dünyaya uyanmadım!
Kötülüğün egemen olduğu bir dünyaya asla uyanmadım!
Uyandım sadece derin bir “yuhh” çektim gözlerini kapatmış bu dünyaya…
Ama uyandım…
İyiliğin kötülüğü alt edebileceği bir dünyaya
Hiç eksilmeyecek olan bir sevginin olabileceği bir dünyaya…
İyiliğin ve barışın liman atabileceği bir dünyaya…
“Üç maymunu” oynamayan bir dünyaya…
Uyanmak istedim sadece…