İlkokulu bitirince tanıştım basketbol ile. Futbolu kendimi bildim bileli oynuyordum fakat 11 yaşında tanıştığım bu yeni spor içine çekmişti beni çoktan. Olayların nasıl geliştiğini anlamadan daha, kendimi Basketbol Yaz Okulu’nda bulmuştum. 11 yaşın getirdiği enerjiyi basketbol ile atıyordum artık. Ortaokul yıllarım basketbol ile geçti. Mirsad Türkcan hayranıydım ve hep 6 numara giymek isterdim. Futbola olan yeteneğim daha fazlaydı biliyordum ama bu oyun o kadar heyecan vericiydi ki benim için, artık futbol zevksiz gelmeye başlamıştı.
Sonra NBA denen büyülü organizasyonu keşfettim. 20.000 kişilik salonlarda inanılmaz ışık oyunlarıyla adeta rüya gibi maçları izlemeye başlamıştım. M.Jordan, S.Pippen, H. Olajuwan, C.Barkley, R.Miller gibi yıldızların posterleri değişmeli olarak odamın duvarlarını süslüyorlardı. Liseye geçmiştim artık ve Petar Naumoski’nin yarattığı fırtına Türkiye’yi bu oyuna kitlemişti adeta. Ben de basketbol müptelası olmuştum bile çoktan. Efes Pilsen’in Koraç Kupası’nı aldığı kadroyu şu an bile sayabilirim aklımdan. O zamanlar basketbolda bir tane skorer oyuncun olduğu zaman maçı alır giderdin ama şimdi tamamen takım oyununa döndü basketbol. Artık hiç oyundan çıkmadan maçın sonuna kadar oynayan oyuncular yerine, 5 dakikada bir kenara gelip dinlenen taze kuvvetler var.
İlk yazım bu ve sözü konuyu daha fazla dağıtmadan toparlamak istiyorum. Engin Enginer’in de teşviki ile dergide yazmaya karar verdim. Konu hakkında serbest olduğumu aklımdan ne geçiyorsa yazabileceğimi belirtti Engin bana. Benim de aklıma ilk basketbol geldi. Fakat basketbol ile sınırlı kalmayıp türlü sporlardan da bahsetmeyi düşünüyorum.
Adım Can Deniz AVCI, 1981 yılından katıldım dünyaya ve doğma büyüme İzmirli’yim. Engin’le yanlış hatırlamıyorsam 2001 yılında KYK vesilesiyle tanıştık fakat samimiyetimiz 2004 senesinden sonra gelişti. Engin’in öncülüğünde bu oluşumun içinde olmak bana keyif verecek.