İnsanlar bazen sınanır gibi yaşar hayatını ya da hayatının bir dönemini… Gücü, sabrı, olaylar karşısındaki dayanma derecesi ölçülür sanki… İnsanı her yol ayırımında kıskıvrak yakalayıverir bazen… Ne gücü yeter insanın geçmeye, ne de her şeye rağmen umudu…
Denizin dibine çekilir gibi olur insan, hani nefessiz kalıp da çırpınılır ya son bir güçle kurtulmak adına… O an gibi… Beklenmedik bir anda bir darbe alırsın ve daha onun etkilerini atlatamadan, ikincisi, üçüncüsü gelir… Sanki yolunda giden zincirin bir halkasının kopuvermesi ile diğerleri de onu izler… Daha birincisinin şokunu atlatamadan diğerleri ile yüzleşmek zorunda kalırsın… Nedenler, niçinler giderek büyür içinde, isyan edesin gelir… Bulacağın cevapların da hiçbir anlamı kalmaz artık, elinden kayıp gidenleri izlerken…
İnsan nasıl da çaresiz hisseder kendisini, hareketsiz kalır sanki tüm duyuların… Ne konuşulanları doğru dürüst algılar beynin, ne yanında olup da destek vermek isteyenleri görür gözlerin… İçinden hiçbir şey evet hiçbir şey yapmak gelmez… Geceleri yastığa başını koyduğunda uyumak ve unutmak istersin içini acıtan her ne varsa… Öyle ki sabah uyandığında her şey yine eskisi gibi olsun, hiçbir şey değişmemiş olsun istersin hayatında…
Ama nafile… Sıkıntılar, üzüntüler, gözyaşları hepsi var hayatta… Yaşamak, nefes alırken hayatın zorluklarını fark etmek; elimizdekilerin kıymetini bilmek, bir de aslında ne kadar güçlü olduğumuzun farkına varmak için belki de… En zor anlarda, asla dayanamam dediğimiz olaylarla yüzleştiğimizde o hiç bilmediğimiz iç gücümüz bizi ayakta tutar nasıl oluyorsa… Biz daha hayatın tatlarını alabilmenin yollarını ararken; acılar, sıkıntılar, üzüntüler boy verir… Kendimizi avuttuğumuz o masum cümleler içimizin isyanını bastırır mı bilinmez ama sabırlı olmak, sabırla beklemek gerek elbet…
İnsanlara bakarsın; sakin, huzurlu, hayatın tadını çıkaran; bizim yaşadıklarımızdan tamamen habersiz ya da bizim öyle sandığımız… Hayatın getirileri, sundukları öyle değişken ki… Bugün her şeyim var, her şey iyi, tamam diye bir şey yok… Yarına hangimize neler olacağını kim nereden bilebilir ki?
İçinde bulunduğun an güzelse kaçırmamalı, tadına varmalı ve minicik detayların keyfini çıkarabilmeli insan… Ama bunu yapabilenimiz var mıdır acaba? Elindekilerin değerini kaybedince anlar ya insan… Her şeyi dert edip, olur olmaz her şeye üzülürsün… Oysa önemli olan sağlıkla aldığın nefestir… Unuturuz… Onu kaybetmediğimiz sürece, düzelmeyecek hiçbir şey yok aslında şu hayatta… Paraymış, pulmuş, malmış, mülkmüş hepsi boş… Hayata bağlılığımızı kaybetmediğin sürece, her şeyin üstesinden gelmek mümkün… Her şey gelir ve geçer… Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı olduğu gibi, kötü günler de gün gelir biter elbet… Acıları, hüzünleri, bizi etkileyen küçük büyük tüm olumsuz düşünceleri beynimizden, düşüncelerimizden silip atmalı… Hayata sımsıkı tutunmalı…
Bazen öyle beklenmedik olaylar, felaketler olur ki hayatımızda ne olduğumuzu şaşırırız… Bazen de felaketlerin gelişini bir şekilde sezeriz iç güdümüzle ve beklemeye başlarız. İşte o bekleme anları insanı felaketle karşı karşıya gelmekten çok daha fazla yorar. Öyle ki en güçlü insanların bile yürekleri bir yaprak misali titrer bu beklemelerde… Bu süreçte insan öylesine üzüntü duyar, öylesine yoğun duygularla boğuşur ki; sonrasında yani felaketle karşılaştığında artık üzülemediğini fark eder. Ya da beklerken yaşadıkları canını öylesine acıtmıştır ki, duyguları uyuşmuştur sanki… Öyle acımıştır ki ruhumuz, öyle didiklenmiştir ki duygularımız bundan sonrası acıtmaz içimizi…
Yine de yaşamın değişik yüzleri vardır, tıpkı değişen mevsimler gibi… Yaşadıklarımızın bir sonbahar, sonrasında yaşayacaklarımızın amansız bir kış olacağını gösterir belki de… Ama her kışın sonunda ilkbahar geleceği de bir gerçektir. Her kaybedişin bir sonraki adımda kazanca dönüşeceğine inanırsak eğer; karışıklıkları, çalkantıları ve olacak tüm olumsuzlukları gerek beklerken gerekse yaşarken dimdik ayakta kalabiliriz belki…
İrademizi güçlendirmeye, cesaretle davranmaya çalışmak, güçlü olmak gerek… Yeter ki umut bizi hiç terk etmesin yüreğimizde… Belki kaderimizi değiştirmeyiz ama yaşamak için acılara dayanmak, hayata direnmek gerek…