Simurg efsanesi, Hz. Mevlana’ya Mesnevi-i Şerifi yazmaya esin kaynağı olan bir efsane olarak anlatılan ve Divan edebiyatımızda ayrıca tasavvuf ekolünde bir sembolizm olan bu efsanenin kaynağı milattan öncesine dayanıyor. Pers İmparatorluğunun zamanında anlatılmış ve günümüze kadar gelen inanılmaz ve muhteşem bir öykü. Kuş topluluğunun hükümdarı Simurg ya da Türk kavimlerinin dile getirdiği şekliyle Zümrüdü Anka kuşu. Bu muhteşem kuş bir bilge ağacında yaşıyor, özelliği göz yaşlarının şifalı oluşu ve yanarak kül olup küllerinden tekrar doğması. Bir gün kuşlar aleminde başlarına geçecek bir padişah ararlar ve bunun Simurg olduğuna karar verirler. Bu kuşun yaşadığına inanıp, bir tüğünün bulunduğuna dair söylenti tüm kuşları onu bulmaya sevk eder.
Ancak Simurgun yuvası kaf dağının arkasındadır. Onu bulmak o kadar kolay değildir. Bunun için yedi vadi geçmek gerekir. 1. vadi istek, 2. vadi aşk, 3. vadi marifet, 4. vadi istiğna eldeki kanaat, 5. vadi tevhit, 6. vadi hayret, 7. vadi yokluk.
İsteği ve sabrı az olanlar 1. vadide kalırlar. Aşk denizinden geçerler ayrılık vadisinden uçarlar hırs ovasını aşıp kıskançlık gölüne saparlar. Bu şekilde 7 vadiden uça uça sayıları gitgide azalmıştır. Yolculuğun sonuna geldiklerinde sayıları sadece 30 kuştur. 30 rakamının anlamı fars dilinde si, murg da kuş demektir. Sonra topluluk beklemeye başlar ve bir rivayete göre bu kuşların sözcüsü Tüti kuşu Simurg kuşundan onlara birer belge geldiğini söyler ve tüm kuşlara bu yazıyı okumalarını söyler.
Yazıyı okurlar ve kendilerinin Simurg kuşu olduğunu görürler. Simurg kendileridir ve gerçek yolculuk kendine yapılandır. Bu gerçek veya yukarıda anlatılan efsane aslında yaşadığımız hayatta ne kadar zor bir yolculuk yaptığımız, bütün bu engellerin aşılmasının zorluğu, gönül aynamızı temiz tutmabilmek ve böylece Allah’ın tecellisinin aynamıza tam berrak yansımasıdır. Sevgili peygamber efendimizin hayatını inceleyip onun davranış biçimlerini kendi hayatımıza aksettirip, gönül aynamızı daima paslardan ve kirlerden uzak tutmaktır önemli olan. Kişinin kendine yapılan bu yolculuğu onu yaratan Allah’ı bulma yolculuğudur. Hz. Mevlana’nın Mesnevi yazması onun Şems ile tanışmadan evvel bu hikayeyi tüm öğrencilerine söylediği ve özellikle Şeyh Attar Hz. yazdığı Manyıkut Yayr 4750 beyitlik mesnevisidir. Sonra cok sevdiği öğrencisi olan Hüsametttin Çelebi Hz. bu mesnevinin yazılmasına ısrar eder ve Hz. Mevlana’nın Mesnevi’nin ilk 18 beyit olan ‘dinle neyden’ diye başlayıp bir insanı kamil potresi çizen ve ney sazını mükemmel insana benzeterek olayları bize simgeler kullanarak bu anlatma metodu algılama açısından inanılmaz ifade bütünlüğüdür.
Bu eser yani kuşlar mesnevisi, tasavvufta vahdeti vucut anlayışını anlatır. Bu efsane bize hakikatı anlayanlar yani hakikat yolcularını kuşlarla simgeler. Aranılan Simurg kuşu Allah’ın tecellisidir. Kısaca özetlemek gerekirse Simurg, ‘görecek gözün yoksa gönül aynan paslı ve kirli’ demektir. O ayna gönüldür. Gönüle bak da onun yüzünü gönlünde gör. Bize düşen gönül aynamızın daima saf ve temiz olmasıdır, Rabbim böyle duygular nasip etsin.