Tütün çıkmazı yalnızlığım,
kavun içi beter viran hastalığım,
bir sen kalacaksın içimde bükülmüş
eğri, budaklı, delik deşik
salkım saçak
gideceğim bu şehirden
ellerimde kır çiçekleri
bir sen kalacaksın anılar dahilinde
yalın ayak yaşlanacağım bir yerlerde
yalın ayak kanacağım başka sevilmelere
baharlarsa çoktan kaybedilmiş
izbe, yarım, kararmış aynalar
gideceğim bu şehirden
yalın ayak,
çıplak…
Avuçlarında çöller birikmiş
kararmış, verimsiz bir vaha için
devralıyorsun bütün öpmelerini
yalın ayak…
Çöle sevgi verilmez demiş çöle aşık bir korsan
çölde kayıp bir pusulayım çöle aşık
bak sevgilim!
içim dışım yalın ayak…
Fütursuzca bir fırtınasın şakaklarımda
ağrılı, kesik
hüzzam bir makamda serpilir töhmetlerin
ezik ezik atar yaralarım
yağmur yağmaz üstüne
kurak bilmişim
kandırma kendini
çölde çiçek açmaz
baharlar yoktur oralarda
yarım bırakılmış bir benim
çölün ortasında
yalın ayak…
İlkbahara aşık sonbahar birikir başucumda
yoksul bir anında alınmış
saatinin kayışı avucumda
adım
adın
adımız…
Yalın ayak
çıplak,
korkulu,
kimliksiz sinsi bir yılan
çölün ortasında
saatinin kayışı kopmuş yanı başımda
yoksul bir korsan öldü daha dün avuçlarımda…