İçimde bir huzursuzluk var. İçimi kemiriyor sanki bir ağaçkakan gibi. Saçma sapan bir durum bu. Kendi kendime, bilerek ve isteyerek yaşattığım bir eziyet hali. Ama artık direnmemeye karar verdim. Hissettiğim şeyler ne ise, onları yaşayacağım, olmamışlar gibi davranmayacağım. Bir şeyler kötü gidiyorsa kötü gidiyordur, bunu kabulleneceğim, hayır, sana öyle geliyor avuntularını oyuncak etmeyeceğim kendime. İçimdeki boşluğa avazım çıktığı kadar bağıracağım, hatta sesimin yankısından yüreğim hoplayacak ama oyuncaklarıma geri dönmeyeceğim. Hayalimde; çabaları boşa gitmiş hayıflanan, ağlayan zırlayan bir kadın var. En kötü tarafı da bunların olacağını bile bile yaşaması ve sonunda ama ben, ama ben var ya, işte tüm bunların olacağını biliyordum diyecek olması.. En kötüsü de bu! Ama işte neyse o… Hissedilenleri ödünç hislerle değiştirmeye çalışmaktan yoruldum artık..
Dün gece terkettim seni..
Sırf sana inat, büyük bir öfke, hışım ve kırgınlık içinde yaptım. Yatağın üzerine yayılmış, öbek olmuş, benim gibi rengarenk eşyalarımı siyah bir valize doldurmaya çalışırken, sen aynı yatakta uyuyordun. Ne yatak tanıdıktı aslında, ne oda, ne de o eşyalar. Hatta sen bile.. Arkan dönüktü ama biliyordum sendin işte.
Gittiğimi ya da az sonra gidecek olduğumu hisset, uyan, yüzünü bana dön, bir şeyler söyle der gibiydi bir yanım. Öbür yanım hızlıca eşyaları valize koymaya devam ediyordu. Belki de “gitme” demeni bekledim, uyanıp beni durdurmanı. İçimdeki tüm huzursuzluğu, öfkeyi bir dokunuşla dindirmeni bekliyordum.
Öfkem nedendi, ne olmuştu hiçbir fikrim yoktu, öncesi silikti çünkü.. Ama bildiğim tek bir şey vardı, artık gidiyordum. Bu huzursuzluk ve belirsizlik içindeki süremi doldurmuş ve tüm canlarımı kaybetmiştim. Numaratörde sırası gelen, gelince gideceğini bilen biri kadar kararlıydım gitmekte.
Verdiğim kararın zorluğundan, hüznünden, omuzlarımın çökmek üzere oluşunu öfkemin arkasına gizlemeye çalıştığımı; ağlamak üzere olduğumu, burnumun ucunun sızladığını hatırlıyorum; ama ağladığımdan emin değilim. İçime akıtmışımdır her zaman yaptığım gibi. İçime akan yaşların yanında, verdiğim kararın damlacıklara çarparak geri dönüşleri vardı bir de. Tüm iç organlarıma çarparak dolaşan haykırış en çok da göğsümün ortasında bir yeri daha fazla acıtıyordu sanki..
Huzursuz bir sancı ile uyandım ve yanım boştu..