Metamorfoz

MetamorfozEkim de yarılandı işte. Perdenin aralığından dışarıya baktı. Hava oldukça serindi, hayli karanlık görünüyordu. Yüzünü yıkadı, ne giyeceğini düşündü. İzmir’in ekimine de hiç güvenilmezdi. Sabah havaya bakar sıkı sıkı giyinirsin, öğleye varmaz, güneş açar, terlersin. Güneşe güvenir üstüne fazla bir şeyler almazsın, akşamüstü üşürsün. Okumaya devam et “Metamorfoz”

İçimdeki Karanlık Orman

İçimdeki Karanlık Ormanİçimdeki karanlık ormanda
Sis ve toz bulutları çökmüş
Yürümeye çekinirim
Sarmaşıklar gibi
Dolanır ayaklarıma pişmanlıklarım
Bataklık gibi içine çekmeye çalışır
Ümitsizliklerim
Düşlerimin ışığı sönmüş
Feri gitmiş gözlerimin
Uzaklardan sesler duyarım
Çığlık atar birileri
Ama benden başka duyan yok
Okumaya devam et “İçimdeki Karanlık Orman”

Kaybolan Saat

Kaybolan SaatBabam rahmetli 1312 tevellütlüydü. Rüştiyede okumuş, Osmanlı kültürü ile büyümüş muhterem bir zattı. Birinci Dünya Savaşı esnasında, “Küçük Zabit” olarak askerliğini yaparken bir ayağını kaybetmişti. Bu yüzden daha sonraki yaşamını bir “Harp Malulü” olarak sürdürmek zorunda kalmıştı.

Sol ayağını bileğinin biraz üstünden kaybetmişti. Bu yüzden yörede “Topal Cemal” adıyla tanınırdı. O zamanlar şimdiki gibi modern protezler olmadığından, günümüzdekilere göre çok ilkel sayılabilecek kaba bir protez taşırdı. Dizden hareketli olan bu protez, biri dize kadar olan, diğeri de dizden kalçaya kadar olan iki parçadan oluşurdu. Okumaya devam et “Kaybolan Saat”