Yine kar, yeni kar, yeniden kar…
Elimde bir fincan çayla, sıcak odamın penceresinden bakıp o beyaz kutsal örtüyü ilk gördüğümde, aklımın uçsuz bucaksız dehlizlerinde bunlar esivermişti. Sonra içiçe geçen düşünler peşpeşe geldi.
Ne kadar ilginç bir varlıktır kar dediğimiz şey. Ansızın bir sağanak gibi bastırdığı nadiren olur, usul usul başlar çoğu zaman. Önce ağaçları, minareleri, araçları kaplar. Sonra yollarımızı sıvazlar pamuktan örtüsüyle. Öyle olağanüstü salınarak süzülmektedir ki gökyüzünden. Salınarak… Meğer her bir tanesini bir melek taşırmış yeryüzüne.
Küreselleşen dünya nimetleri kadar her geçen gün yeni sıkıntıları da yanında getiriyor. Toplumdaki insanlar ise tüm bu olumsuzluklara olan karşı tepkilerini kimi zaman sivil toplum faaliyetleriyle, duyarsızlıkla, gösteriler ve yürüyüşlerle, bazen de hiç istenmeyen yasal olmayan faaliyetlerle dile getirmeye çalışıyor.
Bu yazım genç yaşta yitirmiş olduğumuz, İktisatçı Prof. Dr. Türkel Minibaş’a ithaf edilmiştir, ülkemizin fikri, irfanı hür nice öğretmenler yetiştirmesi dileğiyle…