Ahh sonunda eve vasıl olabildim. İstatistikler kadınların ömürlerinin ortalama 17 gününü çantalarında anahtar arayarak boşa harcadıklarını gösteriyormuş; tabi bu bana az geldiği için önce anahtarımı bulma süremin iki katını evden biri kapıyı açar umuduyla geçiriyorum, gerçekleşmeyince + anahtarımı arıyorum! Ayrıca bu istatistikleri 80’lerde kadınların omuzlarına mini çantalar astıkları zamanlarda almış olmalılar, bizim bavuldan kırma çantalar hesaba katılmamış.
Vücudunla Barışma Zamanın Gelmedi mi?
Hep merak ederim neden bizim insanımız spor yapmaz ya da önemsemez? Yapsa bile yaza 2 ay kala ya diyet yapmaya başlanır ya da spor salonuna gidilir. 2 ay sonunda tabi vücutta öyle müthiş değişiklikler olmayacağı için ya salona atıp tutulur ya da kendisiyle barışmaya çalışılır. Barışılırda herkese söylenir “ben kendimle barışığım” diye. Bu iki kelime ona çok fazla güç verir, artık vicdan azabı duymadan yemeklere saldırabilir. Arkadaşları da alışmıştır bu duruma. Küçük bir diyalog:
Son Sayfa ’01
İlkokulu bitirince tanıştım basketbol ile. Futbolu kendimi bildim bileli oynuyordum fakat 11 yaşında tanıştığım bu yeni spor içine çekmişti beni çoktan. Olayların nasıl geliştiğini anlamadan daha, kendimi Basketbol Yaz Okulu’nda bulmuştum. 11 yaşın getirdiği enerjiyi basketbol ile atıyordum artık. Ortaokul yıllarım basketbol ile geçti. Mirsad Türkcan hayranıydım ve hep 6 numara giymek isterdim. Futbola olan yeteneğim daha fazlaydı biliyordum ama bu oyun o kadar heyecan vericiydi ki benim için, artık futbol zevksiz gelmeye başlamıştı.