Hep aynı rüya…
Ilık bir rüzgarda savrulan saçlarım
Ayağımı yakan kumlar
Üstümde bembeyaz bir elbise…
Masmavi dalgalarda bana koşan sen…
Silik…
Sabırla bekliyorum
Koşuyorsun, koşuyorsun
Tam kollarımı açmışken
Koskoca bir boşluğa sarılıyorum…
Gözyaşlarım denizle birleşiyor
Sonra bir rüzgar alıp götürüyor beni…
Karışık Melodilerim
Duygularımı melodilere tutturdum ataçla. Gitarımın tellerine dokundukça çıkan melodilerle duygularımın telleri de titriyor birer birer. Hüzün, öfke, sevgi notalarım oluyor. Hepsi birbirinden farklı sesler çıkarıyor. Fakat bir araya gelince ben oluyorlar.
Hepsi hayatın içinden sesler değil midir? Her birinin tınısı, insanda bıraktığı etki farklı değil midir?
Pamuk İpliğine Bağlı Mutluluklar
İki fotoğraf düşünün, birbirine yakın tarihlerde çekilmiş iki fotoğraf… Birisi yüzlerde en güzel gülümsemeleri barındırırken, diğeri gözlerde endişe ve mutsuzluk taşıyor… “Yedi farkı bulun” oyununu anımsatan bu değişikliğin sebebi sizce ne olabilir? Bence “küçük şeyler”dir sebebi. İnsana en kötü anında, gözüne dönülmez hata olarak görülen hareketler veya telafisi olmayan sözler de bu “küçük şeyler”e dahil konumdadır. Günlük hayatın stresi, iş ve aile problemleri, karşılıklı ilişkilerde olumsuz rol oynar. Güne güzel başlamışken nasıl alınan bir kötü haber insanı “sol tarafından kalkmış”lığa itebiliyorsa insanın beklentilerinin karşılanmaması da hayal kırıklığı yaratabiliyor.