Hani insanın en yoğun anında bile birden bire aklına gelipte gülümsediği tebessüm gibisin
Yazın en güneşli anında yağmurdan sonraki gökkuşağı
Tenime değen damlalar gibi içimi ürperten
Alelade, sıcacık bir hissin…
Hayatımın anlamsızlığını düşünüyorum sen yokken
Ve sen varken ne kadar ben olduğumu
Seni ararken boşa geçirdiğim ama seni bulunca herşeyim olan zamanları…
İçimdeki iki insan birbirinin dostudur. Birbirleri ile ne kadar zıt bir ruha sahip olsalar da, hayatları tek bir kader üzerine çizilmiştir. İçimdeki ruhların zıtlığı beni kararsız kılsa da, bende onlarla hayatımı sürdürmekten mutluyum. Tek düze bir hayat nasıl da beni ben yapabilirdi. O zaman tanımlaması ne kadar basit olurdu; hayatı. Hadi gelde Bora’yı tek cümle ile tanımla diye sorsa dili olmayan günlüğüm, ne derdim ki? Bora, “içi içine sığmayan, yeni yeni heyacanları arayan ama delicesine sorumlu bir insandır.” desem doğru bir yanıt olarak kabul ederler miydi acaba?