Aynı anda yemek yiyor, her anımızı bir arada geçiriyorduk. Birbirimizi bulmamız ne büyük şanstı. Öyle aynıydık ki, günler geçmesine rağmen buna hala şaşırabiliyorduk. Konuşmadan anlaşmaya başlamamız sadece birkaç günü bulmuştu.
Düşünerek konuşmama gerek yoktu. Adeta o benim iç sesim, kendimle sohbetim gibiydi. Nedensiz yere başlayan kahkaha krizlerimiz, sabah ezanına kadar durmadan yaptığımız sohbetlerimiz, kalori hesaplamalarımız, dondurma krizlerimiz… Okumaya devam et “Ölen Dostluklar ya da Biten Dostluklar”
İnsan ilişkilerinde hesaplı mı davranmak gerekir her zaman? Doğrusu bu mudur ya da neden gereklidir? Sevdiğin birine mesela, sevgini belli etmemeli mi? Ya da biri seni sevdiğinde ve bunu hesapsızca hissettirdiğinde, korkup araya duvarlar mı örmeli, bir beklentisi mi var diye?
Yağmur, ıslak sokaklar, kalabalıkta oradan oraya koşanlar, kaçışanlar, bir şemsiye altında sarılanlar, hızla gelip geçen arabalar…