180° Tutturamıyorum(!)

180° Tutturamıyorum(!)İnsanların devran diye tanımladığı şu çarkın çapı sabit mi acaba? Ya da bu çark insandan insana farklılık mı gösteriyor? Belki de çap gerçekten sabit ama dönüş hızı değişiyor öyküden öyküye? Yoksa “devran döner” sözü tıpkı “kaderinde yazılıymış”daki kadar anlamsız bir tesadüflük sonucu yanyana gelmiş iki sözcük mü? Bir yerlerde döndüğüne inanılan soyut bir çember var mı gerçekten? Bu; insanların tatmin edici buldukları intikam güdüsünün bir yön bulması mı sadece?

Okumaya devam et “180° Tutturamıyorum(!)”

İncitmeyecek Kadar Uzak, Üşümeyecek Kadar Yakın…

İncitmeyecek Kadar Uzak, Üşümeyecek Kadar YakınÇok eski zamanların dondurucu bir kışı yaşanırken, bütün hayvanlar acımasız soğuktan çok etkilenmiş ve çok büyük kayıplar vermişler. Ama en çok kayıp veren kirpilermiş. Çünkü onların pek çok hayvan gibi kalın kürkleri olmayıp, kendilerini sıcak tutması mümkün olmayan dikenleri varmış. Bu durumdan çok endişe duyan kirpiler, en az zararla kışı geçirebilmek için meclislerini toplamış ve çözüm aramaya başlamışlar. Tartışa tartışa, nihayet gece olunca tüm kirpilerin bir araya toplanmasına ve birbirlerine çok yakın durarak geceyi geçirmelerine karar vermişler.

Okumaya devam et “İncitmeyecek Kadar Uzak, Üşümeyecek Kadar Yakın…”

Sonsuzluk

SonsuzlukVar oluşun sırrı “sonsuzluk”tur…

Bu sır, sonsuzluk kavramının içinde yatan birkaç gizli şeyin toplamıdır. Veya sonsuzluğun, büyük ve küçüğün veya başlangıç ve son’un varlıklarını ne kadar yok saydığının gizli ve kaybolmuş bir varsayımıdır.

Şimdi soruyorum;
“Büyük ne kadar büyük, küçük ne kadar küçüktür?”

Okumaya devam et “Sonsuzluk”