İki oyun bozan cambazız
Bir ipe bağlı hayatımızda.
Ateş söndüğünde,
Gözyaşlarımız akacak uçurumların karanlığına.
Sen misin bu kalbimi sızlatan
Ya da sesin mi kulağıma fısıldayan?
Engin Yazı Denizi
İki oyun bozan cambazız
Bir ipe bağlı hayatımızda.
Ateş söndüğünde,
Gözyaşlarımız akacak uçurumların karanlığına.
Sen misin bu kalbimi sızlatan
Ya da sesin mi kulağıma fısıldayan?
Tarihsel bir süreçte toplumların hayatlarını incelediğimizde görüyoruz ki, herhangi bir toplumda tasavvufi bir hayat anlayışı veya batılı toplumların hümanizm dediği insana verilen değer ölçüsü ön planda tutuluyorsa, o toplumlar daima yükselmiş, kişileri mutlu, huzurlu ve sevgi dolu insanlar olarak; hep hoşgörülü, saygılı, tevazu ve erdemlik hasletleri onları kuşatmıştır. Özellikle ahlak ve edep (kişinin manen yükselmesi) o toplumu hep üst seviyelere çıkarmıştır. Bu anlayış kişinin kendi yaradılışını tanıması yüce yaradanın bu mükemmeliyetinin meydana çıkmasında önemli bir etken oluşu, hayranlık ve aşk duygusunun aslında insana yansıması ve gönül aynasının tüm paslardan ve kirlerden arınmış olması o insanı gerçek olarak üstün kılar.
Dününle bugününle birlikte yaşayabiliyorsan mutlu insan kategorisindesin. Bu benim görüşüme göre böyle. Hayat kalitemizi belirleyen en önemli kıstaslardan birisidir nerde olduğumuzu bilmek. Aynı zamanda nerde duracağımızı da. Bu konuyu biraz es geçsem iyi olacak. Hala çok da geliştiğimizi düşünmüyorum açıkçası. Çoğumuz için, nerde duracağımızı bilmiyoruz demek istiyorum aslında.