Eksik Yaşıyorlar ve Eksik Yaşayacaklar

Eksik Yaşıyorlar ve Eksik YaşacaklarTavrah’tan ayrılalı yarım günü geçiyor. Fakat hala gerisin geri bakmadan edemiyorum. Sırtımdaki yükün ağırlığını uyuşan bedenim artık hissetmiyor. Her adımda biraz daha uzaklaştığım insanların ağırlığı daha çok yoruyor. Evimden, annemle birlikte binbir zahmet ektiğimiz bahçemden ve bu bahçeyi sulamak için ellerimiz nasır tutana kadar su çektiğimiz kuyudan bahsetmiyorum. Mezarları dahi kazılıp oraya gömülmeden öylece bırakıp kaçtığımız yakınlarımdan, arkadaşlarımdan bahsediyorum. Bir keresinde arkadaşım ölen babasını mezara öylece bırakıp üzerine toprak atmanın zorluğundan bahsetmişti. Dökülen her toprakta “Acaba canı çok yanıyor mu?” diye düşünmenin zorluğunu anlatmıştı. Bundan daha zor ne olabilir ki diyordum. Daha zorunu artık görebiliyorum.

Okumaya devam et “Eksik Yaşıyorlar ve Eksik Yaşayacaklar”

Duygular mı?

Duygular mı?Bizi bu hayatta yaşatan şey duygularımızdır ve duygularımızla gerçekleştirdiğimiz eylemlerimizdir.

Duygularımız değil midir inanmaya cesaret ettiren?

Cesaret bazen hatalarımızdan ders çıkarabilme sorumluluğunu verir bazense ağır yenilgiler içinde kaybettirir. İnandığınız yolda sabretmek kazanabilme gücünün erdeminden gelir bu yüzdendir ki duygularımız her zaman cesaret gerektirir.

Okumaya devam et “Duygular mı?”

Masumiyet Kalesi Olabilmek

Masumiyet Kalesi OlabilmekHayatınız nehrin debisinden hızlıysa fark edemeyeceğiniz milyonlarca güzellikler vardır.
İnsanlık desem
Diyeceğiniz tek şey
Öldü.
Öldü.
İnsanlığın mezarı geçen gün örtüldü.

Biliyorum.
İnsanlar içlerindeki çocuksu bakışı kaybetmediler
Gönüllerine karanfil diktiler
İnsanlığa ölmüş süsü verdiler.

Okumaya devam et “Masumiyet Kalesi Olabilmek”