Gece örtüsünü yine, küçükken oynadığımız oyunları hatırlatırcasına çekti üstümüze…
Yatma vakitlerinde en iyi bildiğimiz oyundu serilen örtünün altına saklanıp, nefes nefese ama gülümseyerek beklemek bulunmayı. Örtü açıldığındaysa heyecanla sevinç karışımı içten kahkahalar atılan en masum oyun.
Büyüyünce ise, nefes nefese ya da gülümseyerek beklenmiyor sabahlar. Gece örtüsünü kaldırıp da günün ilk ışıkları vurduğunda insanın yüzüne, heyecan ve sevinç karışımı o içten kahkahalar olmuyor. Kısacası insan büyüyünce oyun da bitiyor. Gece sadece insana acı çektiriyor.
Zaten ne oluyorsa gece oluyor. Gündüzleri ise savruluyor insanlar yaşam kargaşasında, kendini rüzgara teslim etmiş yaprak misali…