Şöyle bir şey var ki herkeste olmayan mesuliyet hissi!
Bir insan ırkçıysa, faşistse kendi çıkarları uğruna yalandan konuşmalarla her gün ağız değiştirebiliyorsa “ben” diyip kendi gibi olmayanı ötekileştiriyorsa, baş olmuş değil hiç olmuş kişidir.
Hiç olmuş kişiye alkış tutan eller varsa görüleni göremeyecek kadar akıl yoksunu olarak bırakılmış bu kişiler sorgusuz sualsiz “benim baş(ım)” diyorsa böylelerine geçmiş olsun denir!
Bir baş ya da baş(lar) liberal ekonomiyi sömürdükçe servetleri yığınlaşıyorsa, o yığın içinde işçinin emekçinin hakkı yok sayılıp açlık sınırında yaşamaya çalışıyorsa, tekmeyi tokadı küfrü yiyorsa bunu yapan kişilere sizce ne denir?
Bir baş insanların acılarını sömürüyorsa; bir anne, bir baba her gün ağlıyorsa bir ağabey çıkıp yiğitçe “kardeşim” diyorsa bu hislerden yoksun kalmış birinin çıkarları, her gün biraz daha insan olmuşların canını acıtıyorsa ve hala bir şey yapılamıyorsa, taraf olmuş herkes bu acının paydaşı olmuş demektir!
Yalandan ifadelerle -miş gibi yapan insanlar her gün biraz daha bayağılaşmak için yarışıyorsa insana ve topluma karşı sorumluluk duygusundan yoksun bu insanlar bencilliği ve çıkarcılığı kendilerine göre allayıp pullayıp yandaş ama “erdemlikten(!)” sayıyorsa hala kendini tanıyamamış olan bu insancıklar, kendi manşetlerini yazamayacak kadar “akılları” yalana batmış demektir!
Gelişmekte olandan çok gelişmemiş olanın ölçüsüyle; beton yağınların içinde yükselen zenginler çoğalıyorsa, toprak anadan kopartılan ağaçlarla gelişmişlik düzeyi gururdan sayılıyorsa, sanatta alınan çok demokratik kararlarla sanatçılar engellenip yandaş olanlar yüceltiliyorsa, her ölümün bir fıtratı olması kaderden deniliyorsa, çıkarlar uğruna gurur duyulacak ölümlerin keşkeleri varsa ve daha niceleri her gün yaşanıyorsa sizce de “yaşanmayacak” kadar acının içinde çöreklenmedik mi?
Kandırmaca sansürlerle her şeyin doğrusu yalan olmuşken bana ne diyecek kadar duyarsızlaşmış olan herkese karşı “bana ne değil” demenin cesareti, ben değil “sen” demenin erdemiyle kandırılmış olmaktan çok “uyanmanın” zamanı sizce de gelmedi mi?
Bazı şeyler…
Çiçekçi Mehmet kitabını hala okuyor…
Henüz katili yakalanmadı! Katili hukuk öğrencisi! Zengin! Çiçekçi Mehmet o mis kokulu çiçeklerinı satarken sadece kitabını okuyor… Katili teslim olmuyor!
*
Bir adam su almak için dolabın kapağını açıyor ve sular devriliyor özür dilemek isterken dayağın ortasında kalıyor hem kendi yaralanıyor hem de kavgaya dahil olan esnaflardan yaralananlar oluyor. İnsanlar hazır bekliyor sopalarla şiddet içinde bir kaos yaşanıyor işte bu gerçeklik toplumsal sorunların bir yansıması. İnsanların bu kadar saygısız ve hoşgörüden bu kadar yoksun kalışı, insanı her zaman ki gibi güldürmekten çok düşündürüyor!
*
Bir çocuk oyun oynarken mi kıyıya vurur?
Yoksa balıkları izlerken mi ölür; Cidden bir çocuk niye ölür?
Bir çocuk aç, bir çocuk ayakkabısız, bir çocuk korkuyor, bir çocuk üşüyor “ayaz oluyor” diğeri kıyıya vuruyor can gidiyor, canlar acıyor…
Bir çocuk ne ister?
Oyun oynamak ister özgür olmak ister, ayakkabısı olsun ister, top oynamak terlemek ister, koşmak ister, bisiklete binmek ister, şeker yiyebilmek ister, annesini babasını yanında ister. Bir çocuk çok şey istemez ki, mutlu olmak ister.
Dünya çocuklarla güzelken hangi ölüm bir çocuk için son olabilir?
Kimse görmez mi görenler ırk mı cinsiyet mi, renk mi der? Cidden bir çocuk sadece “çocuk” olamaz mı?
Bir çocuğun bakan gözleri, görenleri umutlandıramaz mı?
Umut “galip” gelemez mi?
Herkes mi öldürür çocukları biri savaşta bırakır biri açlıkta bırakır, diğerleri görmez hissetmez tok karınlarıyla yönet der! Daha iyi yönet der, şöyle yönet der! “Ben görmem” der!
Acı paylaşılır acı hissedilir ama bir şey yapmak yapabilmek en önemli mesuliyettir!
Bir çift mutluluk…
“Bir çift mutluluk” projesi Anadolu’daki köy okullarında okuyan ve gelir durumu düşük olduğundan ayakkabı alamayan öğrencilere ayakkabı sağlamak üzere oluşturulmuş olan güzel bir proje Rakamsal olarak 33 ilde toplam 10.000 çift ayakkabının ihtiyaç sahibi öğrencilere ulaştırılması hedeflenmiş sizde 10 tl ile onları mutlu edebilirsiniz diyorlar. Okulların açılmasına soğuk kışın gelmesine az kaldı böyle güzel bir projeyi desteklemeniz eminim sizi de mutlu edecektir.
Keşke…
Keşke diyorum, keşke şimdiki zaman da eski şarkılar, eski filmler tadında olsa, hem mücadele hem de samimi duygularla yaşanacak olanlar yaşansa olmaz da keşke bir kaç iyi insan daha da olduğu gibi kalsa ve çoğalsa güven hoşgörü, saygı olsa saflık salaklıkla taçlandırılmasa, dürüst olmak yalaka olmaktan çok daha önemli bir meziyet sayılsa, utanabilmenin bir anlamı olsa pişkinlik ayıplansa, güzel duygular dürüst insanlarda kalsa yalandan değil de içtenlikle hissedilebilse merhamet herkeste olsa, olmaz da değil olur da…
Sanırım şimdiki zamanın alelade yaşanması beni mutlu etmiyor. Ama tanıdığım insanların merhameti gönlümde göz dolduruyor ve böyle olabilmek böyle insanların olduğunu bilmek, görmek, hissetmek iyi hissettiriyor. Böyle insanlar güzel seviliyor ve böyle insanlar kendilerine iyi ki var dedirtiyor.