Aşağıda bundan 3 sene önce kaleme aldığım bir yazıdan kesitler iletip, günümüze uyarlamak için de ekler yaparak sizlerle paylaşacağım. O dönem e-posta aracılığı ile yayılan spam gönderiler günümüzün popüler sosyal medya aracı olan Facebook üzerine kaymış durumda.
Internet’te istenmeyen e-posta, yığın ileti, junk mail gibi isimlendirilen spam mail; aynı mesajın fazlaca miktarda, bu mesajı almak istemeyen kişilere zorlayıcı nitelikte gönderilmesi olarak ifade edilebilir.
Örnek vermek gerekirse;
“Bu mesajı şu kadar kişiye gönderirseniz dileğiniz gerçek olacak”,
“Bu mesajı X kişiye yollarsanız Y kurumu size Z kadar para verecek”,
“Bu sitede değerlerimize hakaret vardır, birkaç bin kişi şikayet edince site kapanacaktır” gibi mesajların gerçekle alakası yoktur ve Spam mail olarak adlandırılırlar. Hatta bir ara msn paralı olacak e-postaları vardı ki; o msn adamının renk değiştireceğine herkes mi inanır! Gelen e-postalara cevap yazdığımda aldığım yanıt çoğunlukla “öyle olmadığını biliyorum ama ya olursa diye göndermekte de bir zarar görmedim” idi. Birisinden gelen bir mesajı başka birilerine göndermekle böyle bir hizmetten faydalanacağına inanmak ne kadar akıl karı anlayamıyorum.
Geçen gün [2009 yılında] Türkiye’nin 2012 olimpiyatlarına katılımıyla ilgili düzenlenmiş bir ankete davet mesajı aldım. Anket 2006 yılında düzenlenip birkaç hafta sürmüş ve olimpiyatların Londra’da gerçekleşeceği belirlenmiş ama biz yıllardır iletip duruyor ve dahası ankette başı çekiyoruz! Trajikomik…
Böylesi başka bir paylaşım da Hacettepe Üniversitesinin tekerlekli sandalye dağıttığı hakkında. Sandalyeler depoda çürüyecekmiş, kendilerine ulaşılmasını bekliyorlarmış. Küçük bir araştırma yaptım, yok böyle bir şey! Sekreteryadaki görevli çıldırmak üzereymiş, bu durumla ilgili haberler bile yapılmış. [Yeri gelmişken, mavi kapak toplama kampanyasından haberdarsınızdır. 250 kg kapağın karşılığında bir tekerlekli sandalye verilen bir sosyal yardımlaşma projesi olması gerçekten üzücü. 250 kilo kapağa 1 tekerlekli sandalye. Diğer taraftan hiç olmamasından da iyidir elbet.]
Ama daha da kötüsü var… Geçen hafta gelen, hem de öyle 1-2 değil onlarca arkadaşımdan gelen bir mesaj. Ege bebek hakkında. Uygun kemik iliği aranıyor ve bu mesajı yayalım deniyor. Küçük bir araştırma yaptım ve ne yazık ki Ege bebeği geçtiğimiz yaz kaybettiğimizi öğrendim. Ailesinin durumunu düşünebiliyor musunuz? [Aynı şekilde Facebook aracılığı ile kan arayışı ile ilgili paylaşımlarda bulunuluyor, güzel bir amaca hizmet ediyor oluşu hoş, ancak keşke tüm paylaşımlara tarih eklense de paylaşımlar daha sağlıklı gerçekleştirilmiş olsa.]
Elektronik postalar aracılığı ile yürütülen imza kampanyaları [kurum ve kuruluşların web sayfası aracılığı ile yaptığı imza kampanyaları bu grupta yer almıyor], Microsoft tarafından takip edildiği ve belirli bir rakama ulaşınca birilerine yardım yapılacağı, chain letter denilen zincir e-postalar, sinemadaki iğneden AIDS kapan veya küvette uyanan ve böbreği çalınan gencin hikayesi gibi mesajlar asılsızdır ve spam’e hizmet etmektedir. Bu tarzdaki paylaşımlar çoğunlukla gerçek değildir ve gaye, sen bu tür paylaşımları yaydıkça üzerinde toplanan e-posta adreslerinin daha sonra pazarlanmasıdır. [Günümüzde kendi paylaşımının yayılması ile ego tatmini vb. unsurlar da devreye girmiştir. Yahut tıklanan bağlantılar aracılığı ile 3. kişiler reklam geliri elde etmektedir.]
Yakın bir geçmişe kadar posta kutumuza eskisi gibi mektup ve kartpostalların yerine sürekli faturaların ve kredi kartı ekstrelerinin geliyor olmasından yakınırdık, teknolojiyle birlikte bu durum Internet ortamına taşındı. Artık herkesin birden fazla e-posta adresi var. Site üyelikleri için başka, arkadaşlar için başka, iş için başka, orası için burası için başka e-posta adresi kullanıyoruz. Afedersiniz ama yattığımız yerde yiyip içip sonra da oraya pisliyoruz, ardından da pislik içinde yaşadığımız için söyleniyoruz. Arkadaşlarıma attığım e-postalara yanıt alamıyorum! Neden? Çünkü birçok kişinin gelen kutusunda yüzlerce e-posta birikmiş ve vakit ayırıp ilgilenemiyormuş… [Bu durum e-posta’nın yerini Facebook mesajlaşma sisteminin alması ile geride kaldı. Artık e-posta yerine Facebook paylaşımları ile iletişim kurulur oldu.]
Gerçi sen burada belirtilen türde mesajlardan zaten hiçbirisini atmıyorsun. Senin attıkların zararsız, komik yazılar, karikatürler ve üstelik sadece kendi arkadaş çevrenden bir kaç kişiye gönderiyorsun. İşte! Aslında kontrolsüz olarak yapılan tüm bu paylaşımların da spam gönderilerden hiçbir farkı yok. [Facebook kullanım oranının artıp e-posta kullanım oranının azalması ile birlikte bu konudaki sıkıntılar büyük ölçüde azalmış durumda. Ancak bu sefer de alt kısımda dile getirdiğim başka sıkıntılar doğmakta.]
Sonuçta bu kişiler benim e-posta adresimi nereden buluyor dediğin hiç mi olmadı! Peki bundan kurtulmanın yolu yok mu? Elbette var. Yapman gereken e-posta gönderirken, birden fazla kişiye gönderiyorsan adresleri to(kime) kısmı yerine bcc(gizli) kısmına yazmak, işte bu kadar. Unutma, sen de İnternet zincirinin bir halkasısın ve bu zincirin daha kaliteli ve güvenli olması için üzerine düşen görevi yapmalısın…
İşte bu noktada bir takım ekler yapmak gerekiyor. Öncelikle apps.facebook ile başlayan ve adına uygulama denilen çalışmalar Facebook haricinde de geliştirilip sisteme entegre edilebilmekte. O yüzden sistemde dolaşırken tıkladığınız bir bağlantı eğer sizden uygulamayı çalıştırmak için izin istiyorsa o uygulamanın gerçekten güvenilir olduğuna emin olmalısınız. Çünkü uygulamalara izin vermeniz o uygulama sahiplerine sizin hesabınıza belirli açılardan erişim hakkı tanır. Son günlerde Facebook hesabı aracılığı ile Diş Beyazlatma, Zayıflama, Saç Dökülmesi sorunu vb. reklamlara ve pornografik paylaşımlara istemsizce alet olanlarınız varsa bunun nedeni olup olmadık linklere tıklamak ve uygulamalara gelişigüzel izin vermektir. İzin verdiğiniz uygulamaları gözden geçirmek ve iptal etmek için menüden, Hesap ayarları > Uygulama ayarları sekmesini seçmeniz gerekmektedir.
Başka bir sıkıntı da “Oyunlar”. Herkes gelen oyun davetlerinden yılmış durumda olduğundan değinmeden geçemedim. Gelen herhangi bir oyun/uygulama davetinde davetin üzerine geldiğinizde sağ üst köşede çıkan çarpı (x) işaretine bastığınızda “… uygulamasını engelle” seçeneğini seçerek bir daha o oyun/uygulama ile ilgili olarak rahatsız edilmemeyi garantilemiş olursunuz. Teknik olarak bunu yapabilmek iki dk. sürüyorken agresif tutumlar sergileyerek “bana oyun daveti göndermeyin” diye başkalarına kızıyorsunuz.
Aslında kendi kapımızın önündeki kar dururken başkasının çatısındaki kardan şikayet etmesek de biraz çaba göstersek. Birazcık okusak, araştırsak, sadece biraz. Her alanda olduğu gibi teknolojinin nimetlerinden de faydalanmak, kullanım alanlarına göre şekillenmektedir. Eğer bu güzelliklerden yararlanmak istiyorsak en azından kullanımlarına dair bilgi edinmeliyiz. Pek çok insana göre ben “bilgili” birisiyim ve bunun nedeni herkesin düşündüğü gibi çok fazla kitap, gazete, dergi okuyor olmam değil, benim sırrım her şeyin “kullanım kılavuzu”nu okuyor olmamda saklı… İnsanlar üşenerek kullandıkları şeylerin nasıl kullanıldığını bilmediğinden verim alamaz, sonrasında da suçu başka unsurlara atarlar. Suçlama huyumuzdan vazgeçip okuyup, araştırarak kendimiz ve çevremiz için yapıcı çözümler oluşturmaya çalışmamız temennisiyle…