Üzerine bir kaç beden büyük olan gri renkli ceketinin içine beyaz gömleğini, altına da krem rengi keten pantolonunu giydi. Evinin salonunda, şöminenin üzerine dizdiği kitaplardan birinin arasına sıkıştırdığı zarfı alıp ceketinin sol iç cebine koydu. Mutfağa gidip bir bardak su doldurdu. İçinde katman katman oluşan heyecandan olsa gerek sudan bir yudum içip, kapıdan dışarıya çıktı.
Kaan, ağustos ayının son gününde, evinden çıkıp, gün batımını izlemek ve ona yadigar bırakılan mektubu okumak için kumsala indi. Denize girmek için birbirleriyle yarışan insanlar artık gün batımının, biraz sonra vereceği karanlığa kalmamak için denizden çıkmaya çalışıyorlardı. Okumaya devam et “Uğur Böceği ve Dalgalar”