Tadım reklamında ki çiftin, eğlenceli diyaloğunu aktararak başlamak istiyorum.
Kız – Ayrılmak istiyorum Cem.
Cem – Ayrıl canım ayrıl, sana iş mi yok.
Kız – İşten değil, senden hayatım,
Cem – Hani biz ruh ikiziydik!
Kız – Valla kusura bakma, ben benzetmişim.
Bu konu, reklamı ilk izlediğim anda zihnimde canlanmaya başlamıştı. Bir sürü soru kafama üşüşmüştü. Gerçekten, hepimizin bir ruh eşi var mıydı? Varsa, onu bulma ihtimalimiz neydi?
Günlük yaşantımızda, bir sürü işle meşgul oluyoruz. Yemek yiyoruz, yürüyoruz, konuşuyoruz. Bu tür otomatik aktivitelere ek olarak; daha karmaşık işlerle de ilgileniyoruz. Algılıyoruz, ayırt ediyoruz, karar veriyoruz. Peki, bu kadar meşakkatli işlerle uğraşırken size yardım eden kim? Tabi ki, sizi hiç yalnız bırakmayan beyniniz.
Zaman göremediğimiz, duyamadığımız ama sıklıkla azlığından şikayet ettiğimiz, soyut bir kavramdır. İstemeden de olsa tükettiğimiz, tasarrufunu yapamadığımız bir kavram hem de. Bugüne kadar, bu bulunmaz cevher ile ilgili birçok varsayım ortaya atılmıştır. Fakat, bu varsayımların dışında doğrulanan bir teori vardır ki; o da İzafiyet Teorisi.