Anlat bana,
Kırık bir aynada yazılıydı adın
Anlat bana koyu hüzünlerden nasıl çıktın?
Bir avuç mavi gökyüzü tutsan ellerinde
Aşk kırmızısı rujunu sürsen yine
Adın çiçek, adın bahar
Ah, kalbinde sır yüklü anılar var.
Anlat bana,
Kırık bir aynada yazılıydı adın
Anlat bana koyu hüzünlerden nasıl çıktın?
Bir avuç mavi gökyüzü tutsan ellerinde
Aşk kırmızısı rujunu sürsen yine
Adın çiçek, adın bahar
Ah, kalbinde sır yüklü anılar var.
Yabancılaşmak…
Bir nevi kendi ruhunun girdaplarında kaybolmak ve bir kaosa sürüklenme hali.
Dış dünya ile bağlarının kimi zaman bile-isteye kimi zaman da çevresel faktörlerin etkisi ile yavaş yavaş ya da ani bir ivmeyle kopması.
Şehirler mi insanları yaşatır, insanlar mı şehirleri? Bence her ikisi de. İnsanlar mimarisiyle, tasarımıyla, anıtlarıyla ve diğer yaşam sahalarıyla şehirleri inşa ederler; şehirler de üzerilerine sinen ruhları insanlara yansıtırlar diye düşünüyorum.
Her ne kadar modern zamanların süslü, parlak, ışıltılı, gösterişli ama bir o kadar da ruhsuz, kalabalıklar içerisinde yalnızlaşmış beton yığınları içerisinde yaşıyor olsak da, benim hâlâ ütopik bir şehrim var hayallerimde yaşattığım.