İnsanın ruhu ağrıdığında gözleri görmez kulakları duymaz olurmuş, elleri artık ağrıdan tutmaz, ayakları o yükü taşıyamazmış, bunları düşünürken zihnim sorularla karışıyordu. Kimim, nerdeyim; niye bu cehennem ateşinin içinde nefes almakla cezalandırılmıştım, ruhumun neresi ağrıyordu anlayamıyordum. Sahi ruhum etten mi yoksa kemikten miydi, onun da gözü kulağı eli ayağı var mıydı, canım her yandığında ruhum mu yoksa bedenim mi hasar alıyordu hiç bilmiyordum.
Kategori: Serap Sütcü
Yürek Döküntüleri ’45
Yüreğimin düzlüklerinde yeşerirdi sevi çiçekleri
Her nefeste üflerdim düne ait günüme üşüşen kara bulutları
Ateşe verirdim zihnimdeki eşsiz hüzün resmini
Harlanan alev hiç sönmesin diye aklımı saklardım kuytu köşelere
Okumaya devam et “Yürek Döküntüleri ’45”
Yürek Döküntüleri ’44
Kırk yaraya kırk yamayla bantlar yaptım
Tel tel işledim ipek ipten kuşları,
Süslü püslü tellere kondurdum umutlarımı
İğne battı kan damladı yamaya
Yapraklar yapıp kapattım kırmızının lekesini
Gökkuşağından renkler çalıp motif motif çiçekler ördüm
Gülen çocuklardan bir buket yapıp yamaya umut kattım
Okumaya devam et “Yürek Döküntüleri ’44”