Yüzümü sürsem ekilmemiş toprağa
Elimi uzatsam dokunabilir miyim içindeki tohuma
Saçlarımı uçursam rüzgarda ulaşır mı buluta
Düşer mi kirpiğimdeki buzullaşmış damla
Yüzümü sürsem ekilmemiş toprağa
Elimi uzatsam dokunabilir miyim içindeki tohuma
Saçlarımı uçursam rüzgarda ulaşır mı buluta
Düşer mi kirpiğimdeki buzullaşmış damla
Ördüm ilmek ilmek her anı
En ince detayına kadar işledim yaşamın çirkef yüzünü
İnsanların iki yüzlülüğünü
Bir elbise diktim üstüme uymadı
Göğsü dar geldi eteği bol
Yırtıldıkça diktim döşümü
Vurmasaydın eğer…
Gülüşlerimi asacaktım bahar dallarına
Meltemin ılık esişiyle uçuşturup saçlarımı
Dağlara kokusunu yayacaktım
Gözlerimi denizin en derinlerine çivileyip
Sol yanımı yaslayacaktım güneşin yedi rengine
Okumaya devam et “Yürek Döküntüleri ’40”