Hayallerle beslenen bir adam varmış…
Bir varmış, bir yokmuş değil hikaye…
Zaten hiç yokmuş, olmamış o yeryüzünde
Yazıyormuş
Durmadan yazıyormuş
Romanlar
Hikayeler
Arada bir şiirler
Senaryolar…
Hayallerle beslenen bir adam varmış…
Bir varmış, bir yokmuş değil hikaye…
Zaten hiç yokmuş, olmamış o yeryüzünde
Yazıyormuş
Durmadan yazıyormuş
Romanlar
Hikayeler
Arada bir şiirler
Senaryolar…
Yine Ankara’nın müthiş soğuğunda uyandım bu sabah (sevdiklerim aklıma düştü, içimi ısıttı bir anlık durum). Yataktan kalkarken hissettim o esintiyi. Yorganımı çektim boyumca. Her ne kadar beş dakika sonrasında kalkmam gerektiğini bilsem de gözlerimi biraz daha kapatmak huzur verdi bana…
Perdemi açtım. Baktım ki yağmur bulutları… Yine onlar ah dedim içimden, giyecektik yine paltoları, çekecektik botları…
Yüzümü yıkadım. O soğukluk birden uyandırdı beni.
Baba. Anne. Tutkuyla bağlıydınız. Görmeden birbirinizi, aile meclisinde “verdim gitti” sesleri yükselmişti. Ama tutkuya çevrildi sonrasında. Belki zorundalıktandı. Ben bunu çok sonradan öğrendim.
Kadın 16’sındaydı. Aşkı, heyecanı “kocam” dediği adamda yaşadı. Adam güçlüydü. Karım dediği gün tutkuyla bağlanmıştı karısına. Adam da 23’ündeydi. Çok da büyük sayılmazdı karısından.