Sevgili Sevgilim,
Senle tanışmamış olmamız ne acı öyle değil mi?
Belki tanıştık ama unuttuk birbirimizi, belki denedik ama yıprattık benliğimizi, belki savaştık egolarımız kazandı, belki mutlandık kadehlerimiz paylaştı. Belki çarpıştı, belki de teğet geçti bedenlerimiz yürürken bir yerlerde… Dizimdeki yarada, bileğimdeki silinmiş dövmede, kırılmış tırnağımda, odamdaki aynada, mailboxımın bir köşesinde, dinlediğim cdlerde, izlediğim filmlerde, yürüdüğüm yollarda, kullandığım bir parfümde saklı kalmış olabilir misin? Yakınımda ya da uzağımda olabilir misin?
Balkonumda seyredalmış bir yandan yazıyor bir yandan düşünüyorum. Dinlediğim şarkılar iç sesimin dışa vurumu mu, yoksa bir ademoğlunun gecenin bi’yarısı etrafa serzenişte bulunuşu mu? Ayrımsamak güç… Sesin geldiği evi bulup kapıyı tıklatmam an meselesi… “Merhaba, hayat ne tuhaf değil mi, vapurlar filan?”
Herkese gecikmeli bir merhaba…