Sokak lambaları söndü…
Ve artık yalnızlığı karşılayacak,
Hiç yamatmadığı hırkasıyla,
Soğuk gar duvarları.
Tren düdüğüyle irkilen bedenler,
Bekleme salonunda biten düşler,
Erimiş küçük kar taneleri,
Hepsinin gidecekleri yer belli.
Sokak lambaları söndü…
Ve artık yalnızlığı karşılayacak,
Hiç yamatmadığı hırkasıyla,
Soğuk gar duvarları.
Tren düdüğüyle irkilen bedenler,
Bekleme salonunda biten düşler,
Erimiş küçük kar taneleri,
Hepsinin gidecekleri yer belli.
Beş yıllık bir şarkı
Bizi her seferinde buraya atan,
İçimizdeki düğümün yanık kokusu,
Naylon bir köprünün,
Kağıt bir geminin sonu.
Artık çalıntı bir şarkının nakaratında
Saklıyorum seni.
Sıkıntısı yağmurun temmuzun ortasında,
Bulutuna ihanetten mi,
Yoksa toprağa hasretten mi,
Anlamadım ben, neden?
Koca bir beyaz olmak için mi tüm çaba,
Ya da çamur için herşey,
Ben bilmem.
Yokluğunla çok şey öğrendim unuttuklarımdan,
Çok geldim gittiklerimden,
Günler geçerken bile uğramaz,
Geceler sürekli sen.