Ben Bu Dağları Aşarım, Geçerim Bu Denizleri, Korkma

Ben Bu Dağları Aşarım, Geçerim Bu Denizleri, Korkma‘Acılar Denizi’nde boğulsa da yaşamaya çalışan ümitli bir gemidir o… ‘Kör kuyularda merdivensiz’, denizler ortasında yelkensiz bırakılan… Zamanın bittiği yerden zaman getirme ‘adak’larında bulunan bir sevgili… Günün 24 saatini birini düşünmek için harcayan en ‘ağır işçi’… Geleceğinden bile özür dileyen, bir yandan da ‘deniz o deniz değil, dağlar o dağlar değil’ diyecek kadar aldatılmış… ‘Aşk başlamadan güzel’ diyecek kadar heyecanlı… ‘Aralarındaki birbirinden uzak iki noktayı bir çizgiyle birleştiren’ ince hesap insanı… Tanrıdan penceresinin her sevgiye açık olmasından başka bir şey istemeyen bir aşk şairi… Okumaya devam et “Ben Bu Dağları Aşarım, Geçerim Bu Denizleri, Korkma”

An-kara

An-karaAnkara’ya ilk kez beş yaşındayken gitmiştim sanırım. Aklımda, gece boyunca gördüğüm, saymaya çalıştığım sokak lambaları kaldı. O gün bugündür sevmem zaten gece yolculuklarını.

Şehirlerarası yolculuk, çişli, soğuk ve poşette verilen buz gibi sudur; Ankara ise üzerine gri branda çekilmiş gökyüzü olmayan şehir.

Gel gör ki, neyden kaçar ve korkarsan mutlaka onunla yüzleşmek zorunda kalırsın. Benim yüzleşmem de 19 yaşıma tekabül etti.

Okumaya devam et “An-kara”

EnginDergi Enginer Dijital Hizmetler | Tüm Hakları Saklıdır. © 2008 - 2024