Bazı kavramlar tanımsızdır, bazı göreceli kavramlarsa binlerce tanıma sahiptir. Aşk, mutluluk ve başarı bu tür izafi kavramlardandır. On binlerce kitap mutluluktan söz eder veya onu tanımlamaya çalışır. Herkesin ya başkalarından edindiği veya kendine özgü bir mutluluk tanımı vardır. Mutluluk- mutsuzluk üzerine yazılan kitapların ve şiirlerin, bestelenen müziklerin, tuvallere çizilen resimlerin, taşa oyulan heykellerin ve çevrilen filmlerin sayısını bilebilmek mümkün mü?.. Peki bu çokseslilik niye?.. Acaba mutluluk niçin bu denli merkezi bir rol oynuyor duygusal örgümüzde?
Kategori: Mehmet Sağlam
Duygular Kalpte mi, Beyinde mi?
Yazıya şöyle bir soruyla başlamak istiyorum: Yaşamı daha değerli ve daha anlamlı kılan duygularımız acaba ne derece genlerin etkisindedir, örneğin insanların birbirine küsmesinin genetik bir nedeni var mıdır?
Aslında küsme bir kırılganlık işaretidir ve kırılma duygusunun doğurduğu bir tepki veya davranış biçimidir. Kırgınlığın şiddetine göre, kişi kendine, dostlarına ve hatta tüm dünyaya küsebilir ve bu duygusal tepkiyi kısa veya uzun süre götürebilir. Kırılma, acı ve aşkla birlikte ruhsal dengemizi en çok etkileyen üç duygudan biridir.
Beyin, Oksijen ve Bellek İlişkisi
Sağlıklı, dinamik ve refah bir toplum olabilmenin ön şartı sağlıklı beyinlere sahip olmaktır.
İnsan vücudunu oluşturan trilyonlarca hücreden her biri kendi kendini sürekli yenilemektedir. Büyüyen saçlar ve tırnaklar, bu yenilenmenin en belirgin görüntüsüdürler. Oysa vücudumuzda mikro seviyede cereyan ettiği için göremediğimiz haftalık, aylık, mevsimlik ve hatta yıllık “tazelenmeler” oluşmaktadır. Ciğerler, kalp, mide, kemikler, ilikler ve pul pul dökülen deri gibi tüm bedenimiz, en geç 11 ay içinde tamamen değişmektedir. Yani bir yaş gününden diğerine kadar bedenimiz tamamen yenilenmektedir. Beyin hücreleri hariç… İşte bu konuda bilinçlenmenin hayati önemi vardır!