Her şeyin başı Sağlık!

Her şeyin başı Sağlık!Her şeyin başı SAĞLIK! denir. Denir de öyle mi davranılır ki… Her daim olduğu üzere onun da değeri kaybedildiğinde anlaşılırmış. Keşke anlaşılsa, kaybettiğimizde bile kıymetini yeterince kavrayabildiğimizi hiç zannetmiyorum. Sağlık da ulvi değerler gibi sevmeyi öğrenip barışık yaşayabildiğimiz bir kavram olamamış, çoğunlukla korku timsali anlamlar yüklenmiştir.

İnsanoğlu korkusuz doğar, korku sonradan öğrenilir ve öğretilir. Öğrenilen korku çoğunlukla faydalı olmakla birlikte öğretilen korkunun genelde zararı dokunmaktadır. Bir çocuğa ateşin sıcak ve yakıcı olduğunu ne kadar öğretmeye çalışsanız da ateşe değmeden, eli yanmadan nasıl öğrenebilir ki gerçekten. Büyüklerimiz ne güzel söyler, bir musibet bin nasihata bedeldir diye! Söylerler de buna rağmen bin kez de olsa nasihat etmekten geri kalmazlar.

Okumaya devam et “Her şeyin başı Sağlık!”

Perdeyi Aralamak

Perdeyi AralamakHayatın perdesini
aralamak gerekiyor.

Hayalini kurduğun,
Okyanusun yanıbaşındaki
Penceresinden
güneşin içine sızdığı
eve sahip olmak için.

Onu usulce kendine çağırmak
Çile doldurmak,
Hak derdinin taşıyıcısı,
İlahi aşkın yorulmaz yolcusu olmak gerek

Okumaya devam et “Perdeyi Aralamak”

Vücudunla Barışma Zamanın Gelmedi mi?

Vücudunla Barışma Zamanın Gelmedi mi?Hep merak ederim neden bizim insanımız spor yapmaz ya da önemsemez? Yapsa bile yaza 2 ay kala ya diyet yapmaya başlanır ya da spor salonuna gidilir. 2 ay sonunda tabi vücutta öyle müthiş değişiklikler olmayacağı için ya salona atıp tutulur ya da kendisiyle barışmaya çalışılır. Barışılırda herkese söylenir “ben kendimle barışığım” diye. Bu iki kelime ona çok fazla güç verir, artık vicdan azabı duymadan yemeklere saldırabilir. Arkadaşları da alışmıştır bu duruma. Küçük bir diyalog:

Okumaya devam et “Vücudunla Barışma Zamanın Gelmedi mi?”