Bir parça koptu yüreğimden,
Aldı götürdü beni derinlere
Senden bana gelen ne varsa,
Geri aldın hepsini kendine…
Almak ile yetinmedin sadece,
Böldün beni parça parça
Dağıldım her bir yere,
Sen nerede ben nerede…
Bir parça koptu yüreğimden,
Aldı götürdü beni derinlere
Senden bana gelen ne varsa,
Geri aldın hepsini kendine…
Almak ile yetinmedin sadece,
Böldün beni parça parça
Dağıldım her bir yere,
Sen nerede ben nerede…
Artık içinde bulunduğumuz sosyo-ekonomik şartlardan mıdır, havalardan mı yoksa gezegenlerin konumundan mı bilinmez (şu Merkür de hep geri gidiyor zaten) şu aralar herkes biraz agresif… Çoğu kişide bir boş vermişlik ve umursamazlık mevcut. İnsanlar bilmeden-istemeden, bazense isteyerek ve çekinmeden birbirlerini kırıp incitiyor. Benim oldum olası en çok yakındığım konu olan ötekeleştirmeyi de had safhaya çıkartmış durumdayız.
“İnsan ayıpladığını yaşamadan ölmezmiş!”, bu sözü son zamanlarda çok düşünür oldum. Okumaya devam et “Makro Felsefe”
Amerika seyahatim boyunca nice güzel doğa görüntüleriyle karşı karşıya kaldım, ama hiçbiri Dünya’nın neresinde olursa olsun; içinde gerçek insanlık ruhunu ve güzelliklerini tanışan insanları tanımak kadar anlamlı değildi…
İşte sırf bu nedendir ki; son durağım bu samimiyetine inandığım arkadaşım Brenda’yı ziyaret etmek oldu. O bilinmezliğin içindeki yolculuk, sevdiğiniz bir insanın gülümsemesiyle nasıl da son buluyor!