Sen benim günahımsın
Sen düşerken yıldızlardan,
Üzerine bulaşmış Tanrının tadı
O durgun bir nehir,
Sen çılgın bir şelale,
İçime akan binlerce sen arasında
Boğulana kadar soluyorum seni
Tanrı kokan nefesini…
Sen benim günahımsın
Sen düşerken yıldızlardan,
Üzerine bulaşmış Tanrının tadı
O durgun bir nehir,
Sen çılgın bir şelale,
İçime akan binlerce sen arasında
Boğulana kadar soluyorum seni
Tanrı kokan nefesini…
Konuşmadan bir insan nasıl anlatılır?
Bakışlarım söyler mi acaba sana, sevdiğimi?
Bügüne kadarki şiirler ve şairler yalnız seni yazdı desem yeter mi?
İnanacaklarını bilsem sökerdim kalbimi,
Üstünde senin adının yazdığını göstermek için
Ve yerleştirirdim seninkinin yanıbaşına.
İki titrek yapraktık
Sonbaharda..
En ufak rüzgarda titrek.
Ben biraz kızıldım, sense sarı.
Farklı dallardan düştük toprağa.
Üşüdük.. Bana bunları düşündüren
Sıradan bir akşamüstüydü:
Sarı sonbaharda kızıldı gök
Güneş benliğini göstermek istercesine ısrarcı..
Ayaz yalıyordu yüzümüzü..
Okumaya devam et “Kızıl Sarı”