Uzun yıllar kabul gören bir eğilim vardı: İş hayatında duygusallığa yer olmaz. İş ilişkileri aklın ve mantığın hüküm sürdüğü alandır. Buna karşılık, duyguların iş hayatında akıl, uzmanlık, tecrübe kadar ve hatta daha çok önemli olduğunu savunanlar hep küçümsendi.
Oysa psikoloji bilimi ilerledikçe, yapılan araştırmalar iş hayatında duyguları önemsemeyen eğilimin ne kadar boş ve temelsiz olduğunu ortaya koyuyor.
“Sesini değil, sözünü yükselt. Çiçekleri büyüten gök gürültüleri değil, yağmurlardır.” Mevlana Celaleddin-i Rumi
Toplumumuzun genelinde olduğu gibi iş dünyamızda da cehalet ve bağnazlık at başı yarışıyor. Toplumun büyük çoğunluğu cehaletin pençesinde debelenirken nispeten güçlü, aydın, entelektüel bir azınlık kendi doğrularından başkasına tahammül edemeyen bir bağnazlığa teslim olmuştur. İş dünyası da hiç farklı değil inanın. Diplomadan, uzmanlıktan bağımsız olarak iş dünyasının çalışanları cehalet içinde kıvranırken, patronlar ve yöneticiler bağnazlığa saplanıp kalmışlardır.