Vitrindekiler: Hormonlu Özgüven Düşük Özsaygı Mağdurları

Vitrindekiler: Hormonlu Özgüven Düşük Özsaygı MağdurlarıBir işadamı düşünün. Sıfırdan başlamış, başarılı olmuş, işini büyütmüş. Şimdi güçlü, ünlü ve zengin. Elde ettiği başarının, sahip olduğu gücün ve paranın kendisine sağladığı bir özgüven var. Başladığı nokta ile ulaştığı noktayı değerlendirdiğinde kendisiyle gurur duyuyor, daha da bir pekişiyor kendine güveni… Ne isterse olması gerektiğini, nasıl düşünürse, ne yaparsa doğru ve onaylanmaya hakkı olduğunu düşünmeye başlıyor.

Özgüven abidesi işadamımız yıllar geçtikçe, cebi doldukça, ünü arttıkça gizliden gizliye kendini beğenmiyor. Azalan saçlarının yerine saç ektiriyor, kemerli burnunu estetik operasyonla hokka gibi yaptırıyor, fazla yağlarını aldırıyor, mayoyla fotoğraf verdiğinde görünmesi için kas yapıyor. Bir süre sonra, mevcut durumuna canla başla birlikte geldiği, tıpkı evlilik yemininde olduğu gibi “iyi günde, kötü günde” beraber olduğu eşini beğenmemeye başlıyor. Parasıyla kendine yer açtığı çevrede gördüğü, parasıyla arkadaş olabildiği, parasının gücü nedeniyle kabul gördüğü ortamdaki insanlardan birisine tutku duyuyor, bulduğu karşılığı da gerçek aşk sanıyor. “Aşık oldum” diyerek eşini terk ediyor…

Okumaya devam et “Vitrindekiler: Hormonlu Özgüven Düşük Özsaygı Mağdurları”

Ziyan Olup Gitmesin Bu Hayatlar

Ziyan Olup Gitmesin Bu HayatlarHayat en çok onlara adil davranmıyor. Çünkü zorluklara karşı koyabilecek güçten yoksun bıraktılar onları. Hem de bizzat onları en çok seven anne babaları tarafından.

Herkes burun kıvırıyor, herkes eleştiriyor. Tembel diyorlar, umursamaz diyorlar, maymun iştahlı diyorlar. Kendilerinde olup da onlarda olmayan ne varsa, kıyasıya eleştiriyorlar.

Hayatın gerçekleriyle yüz yüze gelinceye kadar çok güçlü, çok iyi, mükemmel olduklarına inandırıldılar. Gerçek hayatla her temaslarında darbe yedikçe ne yapacaklarını bilemiyorlar o yüzden. Acımasız bir rekabeti, birbirlerinin omuzlarına basarak yükselmeyi öğreniyorlar. İşine geliyor, iş dünyasının onları böylesine kendi hırsı ve kazançları için kullanmak. Hırslı ve kazanç körü patronların gladyatörleri gibi çalışıyorlar.

Okumaya devam et “Ziyan Olup Gitmesin Bu Hayatlar”

İş Yaşamında Duygusal Zekâ Niçin Önemlidir?

İş Yaşamında Duygusal Zekâ Niçin Önemlidir?İşini sevmeden yapan insanların ülkesidir benim Türkiye’m.

İşi nedeniyle sahip olduğu gücü, kişisel çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen insanların ülkesidir benim Türkiye’m.

İşini eksik, yanlış, kalitesiz yapmaktan ve bu yolla çıkar sağlamaktan utanmayan insanların ülkesidir benim Türkiye’m.

İşimiz, hem kimseye muhtaç olmadan yaşamak için uğraşımızdır; hem de dünyaya ve başkalarına kendimizden bıraktığımız bir eser, bir izdir. O nedenle işimizi nasıl yaptığımız çok ama çok önemlidir. Kazancımızın temiz ya da kirli olması, dünyaya faydamız ya da zararımız büyük ölçüde işimizi yapma biçimimizle belli olur.

Okumaya devam et “İş Yaşamında Duygusal Zekâ Niçin Önemlidir?”

EnginDergi Enginer Dijital Hizmetler | Tüm Hakları Saklıdır. © 2008 - 2024