Pazar günleri geç kalkmak, belki de yaşamımın tek lüksüdür. O gün de öyle olmuştu. Kalktığımda eşim mutfakta kahvaltıyı hazırlıyordu. Her pazar olduğu gibi, kahvaltıya oturmazdan önce köşedeki bayiden gazetelerimi, sonra da yolun üzerindeki fırından, daha yeni çıkmış sıcacık simitleri alıp, eve dönmüştüm. Bir diğer pazar keyfim de kahvaltı masasında gazete okumaktır. Bu nedenle bu pazar kahvaltıları hep uzar da uzar, ben sofradan kalkarken vakit neredeyse öğleyi bulur. O gün de yine öyle olmuştu, kahvaltıyı henüz bitirmiş, elimdeki keyif çayım ve gazetemle biraz önce, mutfaktan salona geçmiştim. Okumaya devam et “Futbol Topu”
Kategori: ed
Yok Oluş
Yollar, son kez yaşama, ölümle meydan okur
Vakit için zorluk çeker bedenler, ruhun kafesine
Ne fayda ki, Ölüm bir sarp çukur gibi, çeker ömrü
Kalbinden tutsan, yıkılış gibi, siyah güllere solar
Sözlerinden çağırsan, vurgun gibi, ak güllere yakar
Kırgındır dikenler, kim bilir toprağına, esir kalır hücrede
Okumaya devam et “Yok Oluş”
Derinden Bir İz
Keder; gözü yaşlı, gamzesiz ihtarın yorgun, yaşlı gözlerinde.
Dokunsan da ağlıyor, dokunmasan da ağlıyor.
Tuzlu sular göz kapaklarında birikmiş, yüzünde tebessümün derin izleri yok.
Kırışmış bir yüzden göz kapaklarının altından geçen sonsuz bir nehir gibi; derin ve bulanık.